Black Sails dizisi hakkında öncelikle söylenmesi gereken en önemli şey, dizinin gerçekten üst düzey bir yapım olduğu gerçeği. Starz gibi büyük bütçeli bir firma ile büyük işler başarmış ve bunu çoğu zaman klasik yönlerden yapmamayı tercih etmiş bir diziden bahsediyorum.
Bildiğimiz üzere ne kadar popüler olsa da ”korsan” teması hakkında çok fazla eser görmüyoruz. Kısaca kimse bunun altına girmek istemiyor. Bunu göze alıp yapması gerekenleri yapanlar da efsane bir dizi haline geliyor. ”Korsan” teması üzerinden bunun yakın zamanın en başarılı örneği bu yazımda da bahsedeceğim Black Sails efsanesidir.
Dizinin insanı diziye çeken en önemli özelliği, dönemin acımasızlığını çok da gözümüze sokmadan başarabiliyor olması. Aksiyon sahneleri ile dolup taşmamasına rağmen dizi size sürekli tehlike altındaymış hissi veriyor. Bunun üzerine, güzel bir senaryo ve hissiyatın üzerine eklenen mekan ve zamanın gerekenlerinin mükemmel bir şekilde uyması diziyi zaten sadece bu özellikleri ile alıp başka bir seviyelere çıkarıyor.
Başarılı olduğu konular tabii ki de sadece bununla sınırlı değil. Dizinin belki de size fark ettirmeden yaptığı çok önemli bir şey daha var: Sürekli bitmeyen problemler.
Hikaye sürekli bir problem ve sorunla karşılaşıyor. Bunun çözümü olacak şey ise beraberinde çok daha farklı sorunları getiriyor. Dizi hiçbir zaman bir sorunla uğraşmadan geçmiyor. Dengeler sürekli değişiyor, farklılaşıyor. Bazen en önemli şeyin denge olduğunu sandığınız anlarda, yaşanan bir olay dengenin aslında bir yanılsamadan öteye geçmediğini görüyorsunuz. Bu sizi diziye inanılmaz bir şekilde, belki de daha önce hiçbir dizi de yaşanmayan şekliyle sunduğundan sandalyenize çiviliyor. Her bölüm sonunda istisnasız, bir problemin yarattığı soru işareti yok olurken/çözüm bulunurken yenileri ve çok daha fazlasının geleceğini gösteren soru işaretleri beliriyor ve bu durum dizi finale erene kadar bitmiyor.
Karakter gelişimi ve oyunculuklara gelirsek, dizinin bu konuda da oldukça harika bir yol izlediğini görebiliyoruz. Karakterler gayet yerinde tepkiler, kararlar veriyor ve her olay karakterin izlediği yolu az da etkilediğini hissedebiliyorsunuz.
Oyunculukların oldukça başarılı olduğunu söylememiz gerekiyor. Özellikle oyunculukların kalitesi, bu diziyi izleyenlerin oldukça etkilendikleri ve diziyi izleyenlerin akıllarından silinmeyecek mimikler, efsane sözler, oyunculuklar ve karakterlere sahip olduğunu gösteriyor.
Dizi müzikleri konusunda oldukça güzel bir zenginliğe sahip olan Black Sails, özellikle giriş jeneriği müziği oldukça akılda kalıcı ve özgün. Tekrar tekrar dinlenmemesi için gereken hiçbirşey yok diyebilirim.
Black Sails’in bir diğer yaptığı harika şey ise dizinin kırılma anları olan savaşlar/ölümler gibi bazı hayati öneme sahip olan bölümlerin inanılmaz iyi çekilmiş olması. Dizinin gerçekten bir yola girdiğini size harika bir atmosfer, oyunculuk ve çekim teknikleri üçgeniyle beğeninize sunuyor.
Black Sails Karakterleri
Sizlere spoiler vermeden daha da merak uyandırmak adına bazı karakterleri kısa özelliklerinden bahsetmek isterim.
Captain Flint
Dizinin başrol oyuncusu olan Flint, dizide en saygı duyduğum karakterlerden biri. Çok usta bır denizci ve kaptan olmasının yanı sıra oldukça zeki ve ileri görüşlü olmasıyla da diğer kaptanlardan kolayca ayırt edilmesini sağlıyor. Medeniyet ve sömürgeye karşı en başından beri duyduğu öfke onu bu mücadelede ilk ve belki de en büyük kahramanlardan biri yapıyor.
Charles Vane
Denizciler arasında en korkulan karakter olan Charles Vane’in en büyük özelliği cesurluğu. Oldukça cesur ve korkusuz olan Vane’i bazı şeylerden vazgeçtirmek imkansız oluyor. İstediği birşey varsa onu elde etmek için gereken her yolu yapmaya hazır bir kaptan. Dizide ki en bahtsız karakterlerden biri olmasına rağmen, sonuna kadar pes etmeden mücadelesini sürdürmeyi başarıyor.
Anne Bonny
Dizi de belki de en sadık ve kendi ilkeleri adına mücadele etmeye ant içmiş karakter Anne Bonny. Erkeklerle dolu bir tayfada bile çoğu erkeğin gösteremediği cesareti göstermeyi başarabilen ve fedakarlıklardan asla kaçınmayan bir karakter. Onu izlediğim her sahneden oldukça zevk aldım. Alışkın olmadığımız bir karakter yapısına sahip bir kişi kendisi. Kimseye karşı boyun eğmemesi de en saygın özelliklerinden biri.
Jack Rackham
Oldukça zeki ve durumu kendi lehine çevirmeden bir usta olan Jack, bize aslında bir insanın nerelere gelebileceğini gösteriyor. Charles Vane’in tayfasında oldukça sıradan bir sağ kol olarak görev yapmaktan korsanlığın kaderini değiştirebilecek bir adama dönüşmesini izlemek oldukça keyif verici. Anne Bonny ile ayrılmaz ikili olan Jack Rackham’ın en sevdiğim bir diğer yönü mizah yönünün oldukça ilgi çekici olması. Bu karakteri canlandıran aktörle birleşince ortaya unutulmayacak bir karakter ortaya çıkıyor.
John Silver
Gerçek anlamda bir hiçlikten kendi, küllerinden doğan bir karakter olan John Silver, tüm hikayeyi ve olayları kontrol altına alan bir adam aslında. Oldukça zeki ve sivri bir zekaya sahip olması nedeniyle başına oldukça belalar açan, bazen de büyün karmaşayı tek başına çözen bir karakter. Anlatılmakla yetmeyecek, izlenilmesi gereken bir karakter kesinlikle.
Her müthiş şeyin bir eksiği olduğu gibi bu dizinin küçük de olsa bir eksiği bulunmakta. Bu da, dizinin ağır ve yavaş bir biçimde bizi kendi sularına çekmesi. Benim gibi korsanlık teması hastası bir adamı bile ilk sezonda yarısında bırakıp sonrasında bir müddet sonra tekrardan geri dönmesine sebep olabilen bir ilk bölümleri mevcut. Ancak size önerim benim yaptığımı yapmayıp, sabırla sizi çektiği suların derinliğini ve güzelliklerine kapılma heyecanı ile diziyi takip etmeniz.
Dizinin Define Adası romanı ile bağlantıları ise bir Define Adası romanını severek okumuş biri olarak yüzümü bolca gülümseten bir olay oldu.
İzlediğim diziler arasında kesinlikle ilk 5’e girmiş olan Black Sails’i anlattıklarımdan az da olsa etkilenen herkesin izlemesini şiddetle tavsiye ediyorum. Özellikle evde durmak zorunda kaldığımız bu günlerde bu tür eser size çok iyi gelecektir.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Hoşça kalın …