Bence insan her şeye alıştığı gibi belli bir zaman sonra acılarınada alışır.
her gün tekrar eder o acılardan nefret ettiğini düşünür insan ama aslında öyle değildir. anlık duygularla yaşarız , en azından ben öyle yaşarım.Anlık olarak kendimden nefret ederim bazen de hayatı çok severim bazen kendime beddua ederim bazende ettiğim beddua ya pişman olurum bazen sigara içerken düşünürüm kendi kendime gelecek hakkında planlar oluştururum ama bazende öyle bir an gelir ki siktir et geleceği dakika sonrasını yaşamayı istemem.
Bize acı veren şeye alıştığımız gibi yaşamımızın bir ritüeli bir haline getiriyoruz , habire kafa kurup üzülüyoruz.aslında çocukken bazen derdik ya ulan ayağım kırılsa acaba kimler benim için üzülür,yanıma gelir.Bu düşünceyi kurmak zevklidir aslında ama ayak kaynayıp gidicek nasıl olsa yeniden düzelicek. işte düzelmeyen bir şeyle karşı karşıyayım ben her sabah aynaya bakıp kendimden nefret ediyorum . Her gün çocukken kurduğum “büyüyünce nasıl birisi olucam acaba ben ” düşlerimden bir adım daha uzaklaşıyorum , acaba böyle olmasaydı ihtimalleri kafamda dönüp dolaşıyor. sevemedim kendimi.Aslında bi ara gerçekten iyileşeceğime inanmıştım . Hastaneye otobüsle giderken o kadar kötü olmuştum ki ağlamıştım bile mutluluk gözyaşları dökmüştüm bir kaç damla , geçmedi . o aralar bir gün eve giderken lan ya gerçekten geçerse diye sordum kendi kendime o zaman naparım dedim korkmuştum aslında çektiğim dertlerimden kurtulma hissi korkutmuştu beni .Acıyı sevmek saçma geliyo kulağa aslında ama seviyorum ben galiba her aynaya baktığımda kendimden nefret etsem bile seviyorum belkide bunun sebebi sıradan insanlardan olmama isteğidir