Toplumun yıkım çevresinde dolanmaya başlaması ve tüm balyozların insanlığın kafasına vurulması bir yok oluşun başlangıcı niteliğinde. Gençlerin çıkarmak istediği ama susmak zorunda bırakıldığı bir dünya gerçekliği sarmaya başlıyor tüm sınırları. Artık ülke fark etmeksizin özgür düşünceli zihinlere vurulmuş olan kelepçeler var ve her biri sıktıkça insanları, bazı düşüncelerin doğruluğu biraz daha güçleniyor.
Güçlükle ve zorbalıkla ayakta duran sömürücü sistemler sömürülen toplumların hafızasında ölümle cezalandırılıyor. Cezalar gerçek hayatta sadece düşüncelere veriliyor. Adalet sadece suçluları koruyor. Bu çağda ki tek suç sistemlere karşı gelişen düşünceler. Kadınları katletmek ,toplumun parasını açıktan gasp etmek , çocuk bedenlere el sürmek ödül gibi cezalandırılıyor. Mevcut sistemlerin korunması için atananlar, bir ülkenin parası ile oyun oynayanlar, halkın sömürülmesine göz yumanlar, oturdukları yerden haksızlıkları anladıklarını öne sürenler ama haksızlığı yarattıklarını saklayanlar, gençlerin düşüncelerini küçümseyenlerin hepsi kuşların kanadından düşen bir tüy kadar değersizleşiyorlar. Onlar gitse de o kuşlar özgürlükleri için uçmaya devam edecekler. O tüyler ayaklar altında ezilmeye mahkum kalacak.
Z kuşağının isyanı var olmuş veya olacak tüm kuşakların direnişiyle taçlanacak. Bu yazıyı okuyup geçmek kadar basit olacak bu. Onlar ormanın kralı sandıkça kendini biz genç tohumların gücüyle yürüyeceğiz üstlerine üstlerine. Ekilen düşünce tohumları büyüyor ve büyüdükçe ormanı tehdit edecek.
Ahlak bekçileri, din tüccarları ve cahillikten doğan mutlulukları gün geçtikçe çürüyecek. Hatta çürümeye başladı bile ve bundan doğan pis kokuları katlanmaz hâle geliyor. Alsınlar pis düşüncelerini, kokuşmuş adaletlerini ve düşünce hapishanelerine hapsetmeye çalıştıkları fikirlerini çünkü başta biz gençler ve sonrasında diğerleri özgür düşüncelerimizi almaya geliyoruz, anlımıza yazdıklarını sandıkları kaderi onların kadersizliği yapmak hiç de zor olmayacak. Elimizden aldıkları eğitimimizi, gençliğimizi biz baştan yaratacağız ancak bu şekilde değişim süreci başlayabilir. Sıradanlaşmaya başlayan ve sıralaşmaması gereken olaylar, düşünceler önümüzde duran duvarların yıkılmasıyla inşa olmaya başlayacak. Bu başlangıç mutlu bir sonu doğuracak. Kuşların çığlıkları yarınlara ulaşırken yeni bir dünya düzeni büyüyecek özgürlüğün kucağında, adaletin aynasıyla.