Selamlar dostlar. Sizlere muazzam bir yapımla geldim. Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden, belki de en iyisi olan Parazit isimli filmden bahsedeceğim. Hadi gelin başlayalım.
Parazit, konu itibariyle oldukça ilgi çekici bir yapım. 2 saat 12 dakikadan oluşan 2019 yapımı film tür olarak da gerilim – komedi türünde. Hayatın gerçekleri, fırsatçılık, hüzün gibi temaların oldukça iyi işlendiği, IMDB’de 8.6 puana sahip olan ve tüm zamanların en iyi filmleri sıralamasında 30. sırada kendisine yer bulan başarılı film, 2019 Oscar Ödülleri’nde de oldukça etkileyici bir başarı ortaya koymuştu. Güney Kore yapımı olan Parazit, 92. Oscar Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uluslararası Film ve En İyi Orijinal Senaryo ödüllerinin sahibi oldu. Oscar’a 6 dalda aday olan ve 4 ödül kazanan Parazit ayrıca İngilizce olmayıp En İyi Film seçilen ilk film olarak Oscar tarihine geçmiştir. Parazit’in yakaladığı başarı sonrası Amerikan HBO kanalı da, filmin devamı niteliğinde bir dizi için çalışmalara başlamıştır.
Film, Güney Kore’nin başkenti Seul’de küçük ve karanlık bir bodrum katında yaşayan fakir Kim ailesi ile göz alıcı bir evde yaşayan, zengin Park ailesinin hikayelerini anlatıyor. İki aile arasındaki eşitsizlik ve sınıf farkı, zengin ve yoksul iki evin arasındaki büyük uçurum üzerinden izleyene harika şekilde aktarılıyor. Sefalet içinde yaşayan, tümü işsiz Kim ailesinin fertleri gerçek kimliklerini gizleyerek, hile ve kurnazlıkla, zenginlikleri sınır tanımayan Park ailesinin hizmetine giriyor. İki aile arasındaki işbirliği garip bir hal alırken, sınıf atlama çabası ve servet kibrinin yol açtığı trajikomik olaylar da ardı ardına gerçekleşiyor. İki farklı sosyal sınıfa mensup iki aileyi aynı evde, aynı ortamda birleştiren yönetmen, ülkesinde kapitalizmin yaptığı tahribatı gözler önüne sererken, melankoliyle yaklaştığı fakir sınıfın ise fırsatçı, açgözlü, zenginlere karşı içinde kin barındıran yüzünü de sergilemekten geri kalmıyor.
Kim Ki-Taek, eşi Chung-Sook, oğlu Ki-Woo ve kızı Ki-Jung ile Seul’da küçük bir bodrum katında yaşamakta, düşük ücretli ufak işler yaparak ay sonunu getirmek için mücadele etmektedir. Ki Taek işsiz bir şofördür, Chung-Sook artık çalışmıyordur, oğlu eğitimini yarıda bırakmıştır, kızı ise yüksek teknolojik bilgisiyle her türlü hileyi yapabilmesine rağmen işsizdir. Diğer tarafta ise soylu ve zengin Park ailesini görüyoruz. Başarılı bir iş adamı olan Park ailesinin reisi Park Dong, her türlü imkân tanıdığı eşine, 15 yaşındaki kızına ve küçük oğluna refah seviyesi yüksek, modern bir hayat yaşatmaktadır. Kim ailesinin oğlu Ki-Woo (Kevin) bu zengin ailenin yanında işe girme fırsatı bulur. Yurtdışına giden arkadaşının İngilizce hocalığına talip olan Ki-Woo, fotokopiyle sahte evrak üretmede uzman olan kız kardeşi Ki Jung’un (Jessica) hazırladığı sahte diplomayı referans olarak gösterip, Park ailesinin kızına ders vermeye başlar. Ki-Woo, kız kardeşini de sanat terapisti olarak işe aldırır. Ki-Woo ve Ki Jung bu evde yaptıkları müthiş derecedeki manipülasyonlar ile Park ailesinin iki personelini işten kovdurup anne ve babasını aynı evde işe yerleştirmek için her türlü yalan ve hileye başvurur. Çok geçmeden de babasını şoför, annesini de hizmetçi olarak Parkların yanına yerleştirir. Park ailesinin evde olmadığı bir gün eve gelen davetsiz bir misafir ile Kim ailesi oldukça zor durumda kalır. Villanın bahçesinde verilen görkemli ve büyük doğum günü partisi ile iki ailenin de kaderi doğrudan değişir.
Benim için film oldukça etkileyiciydi. Senaryosu oldukça farklıydı, klişe değildi. Akılda soru işareti bırakan boşluklar yoktu. İlk 25-30 dakika çok durağan olsa da sonrasında izleyici iyice içine çeken bir yapımdı. Birçok duyguyu aynı anda yaşatan bir filmdi. Komedi ile başlayıp oldukça dramatik şekilde son buldu. Özellikle içerdiği mesajlar çok başarılıydı. Filme puanım 9.5/10.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın. 🙂