Neden Pozitif Olamıyoruz?

Neden Pozitif Olamıyoruz?

Bugün, yine, bana katılıp katılmayacağınızı öğrenmek istediğim bir konu hakkında düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Pozitif olamıyorum.

Her zaman değil fakat on günümün yedisinde pozitif olamıyorum. Belki de sekiz, rakamlar değişiyor. Fakat asıl nokta hep aynı, pozitif değilim. Öyle ki bardağın dolu veya boş olma konusunu bilirsiniz, hani şu yarısını dolu yarısını boş görme olayı, genelde boş tarafını görüyorum bazen de bardağın varlığı zerre kadar umurumda olmuyor.

İnsanlar size olumsuz bir durumla karşılaştığınızda sahip olduğunuz şeyleri görüp mutlu olmanız gerektiğini söyleyebilir. Bana da bunu söyleyebilirsiniz. Ama sorunun sahip olduklarım değil olmadıklarım, olamadıklarım veya yaşadığım olumsuzluklar olduğunu da ısrarla belirtmek isterim.

İnsan her zaman olumlu şeyler yaşamak zorunda değildir evet ama insan sürekli olumsuz şeyler yaşadığında da olumlu düşünmek zorunda da değildir. Çünkü hepimizin bazen kendi içimize kapanması, hüzünlenmesi hatta ağlaması gerek. Bu sayede iyi hissettiğimiz zamanlarda o anın keyfini çıkarabiliriz.

Neden Pozitif Olamıyoruz?

Tekrar pozitiflik konusuna dönecek olursak, bu şartlarda nasıl olabilirim ki? Günlük problemlerimizi, aile çatışmalarımızı, sosyal gerginlikleri saymıyorum bile. İçinde bulunduğumuz toplumun hali, çarpık yönetimleşme, can güvenliği olmayan kadınlar, çocuklar, hayvanlar, insanlık… Gözlerimizi kapatmak istediğimiz, gündelik konuşmalarımızda hızlıca geçiştirdiğimiz, ana sayfamızı kaydırırken hüzünlendiğimiz ama sonrasında gündemimizin değiştiği tonlarca kötü olay oluyor bu ülkede. Elbette ülkeyle sınırlı kalmak hata olur. Affedersiniz ama dünya komple boku yemiş durumda. Hal böyleyken 21.yüzyılda insanlardan yüzde yüz bir pozitiflik beklemek komik oluyor.

Şu söylenebilir, bunlar hakkında şikayet ediyorsun ama bunun için ne yapıyorsun?

Oldukça haklı bir soru, çünkü çok fazla bir şey yapamıyorum ama en azından kötülük de yapmıyorum. Bu da kendimi kandırmanın bir yolu olarak seçtiğim seçenek işte.

Yine de tanıdıklarım bilir ki bu kadar olumsuzlukları çekip onları gözümün önünde tek tek ayıklamama rağmen gülüp, güldürmekten haz alan biriyim. Aranızda psikolog falan varsa şimdiden gülmeye başlamıştır. Ama yapabileceğim bir şey yok inanın.

Hayat, toplumumuz, sosyal medya ve televizyon bizi duygu geçişlerini çok daha hızlı yaşamamızı sağlayacak birer makineye dönüştürdü.

Çok sağlam bir blog yazsısı olmayabilir fakat, karmakarışık düşüncelerimi biraz olsun netleştirmeye çalışmak insanların bu konuda neler düşündüğünü bilmeye çalışmaktan başka amacım da yok inanın.

Ben de herkes kadar kafayı yemiş, ikilemli, yorgun bir gencim.

ÖZGECAN YILDIZ
bir kıvılcımla başlar her şey
Subscribe
Bildir
8 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
The Future of (Almost) Everything – Hemen Her Şeyin Geleceği – Patrick Dixon
The Future of (Almost) Everything - Hemen Her Şeyin Geleceği - Patrick Dixon

The Future of (Almost) Everything – Hemen Her Şeyin Geleceği – Patrick Dixon

Sonraki
Çocuk Yapmaya Hazır Mısınız?
Çocuk Yapmaya Hazır Mısınız?

Çocuk Yapmaya Hazır Mısınız?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.