Bugün ülkemizde gündem bakımından sanırım bir kısır döngü yaşıyoruz…
Haber sitelerine bakın, gazetelerin birinci sayfalarına bakın…
Ülkemizi nasıl “görmek” istiyorsak, öyle görme telaşı içindeyiz. Şunu kabul edelim ki, toplumda da siyaset kurumunun içinde de, Türkiye’deki gelişmeleri Sayın Erdoğan üzerinden yorumlama alışkanlığı var. Ya da kolaycılığı mı demek gerekir? Bilemiyorum…
Tamam, kabul edelim ki…
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, ülkemizi bir ve bütün tutmak adına bir çabasının olduğunu iddia edemeyiz. Ak Parti, sanırım sadece kendi teşkilatlarını ve kendine oy veren kitleleri dikkate almakta siyaset izlerken…
Toplumsal barışı ve huzuru öncüllemesi gerekirken, Ak Parti, değişen küresel dengelere göre tavrını almakta ve değişen siyasal paradigmalara göre de tutumunu netleştirmekte.
İşin ilginç yanı AK Parti’nin siyasette belirlediği “müzakere”, “istişare”, “diyalog” gibi açık kapı politika yol ve yordamlarını, kendisi gibi düşünmeyen taraflarla iletişiminde devreye sokmaması, siyasetin tıkanmasına neden olmakta…
Sonuç itibariyle AK Parti’nin ülkemizi dönüştürürken belirlediği şiarlar neydi:
-Yeni Türkiye,
-İleri Demokrasi…
Bazı şeyleri değerlendirirken gerçekten de meselelere “at gözlüğüyle” bakıyoruz. Nasıl ki iktidar partisi; işçiyi, emekliyi, köylüyü, öğrenciyi, daha fazla hürriyet talep eden kesimleri “uygulama” noktasında yeterince dikkate almıyor; ve kendi “bildiğini” okuyorsa…
Muhalif kanat da, memlekette ne olursa olsun, her şeyin müsebbibi olarak Sayın Erdoğan’ı görmekte…
Bu durum da ülkemizdeki kutuplaşmayı daha da katmerleştirmekte…