Bir hastane odasındaysanız pencereden gördüğünüz her şey size güzel görünür. Dışarıdaki her insan sağlıklı ve mutludur sizin için. Onlar dışarıda, siz içeridesinizdir ve dışarıda yürüyen, koşturan, konuşan, dolaşan, öyle ya da böyle giyinmiş, kadı erkek, genç yaşlı, herkes mutludur. Onlar bir hastane odasında zaman tüketmeyen insanlar oldukları için bir sorunları olmayan mutlu insanlar olarak görünürler.
Sokakta özgürce dolaşan kedicik bile sizden daha şanslı ve mutlu görünür. Belki birkaç dakika sonra onun da canı yanacak bir araba çarpacaktır ama o anda sizin aklınıza başkasının başına da kötü bir şey gelmiş ya da gelecek olması düşüncesi gelmez. Dışarıda olan her görüntü mutluluğa aittir.
Ağaçlar bir başka güzel görünür. Yapraklar, dallar tablo gibi güzel gelir.
Pencerelerine baktığınız evlerin görünen kısımlarına göre yorumlar yaparsınız. Balkondaki çamaşırlar evde çocuklu mu, genç mi, yaşlı mı insanlar olduğuna dair bilgi verir. Bazı balkonlarda eski eşyalar, kutular, odunlar olur. Kimilerinde günlerce değişmeyen bir örtü asılı durur. Sahibi sağ mıdır, evinde yok mudur belli olmaz.
Bazı pencerelerin önünde kediler, çiçekler görürsünüz. Onlar içinizi bir başka hoş eder. Sevgi dolu, merhametli insanların evlerinde mutlu ve huzurlu yaşadıklarını düşünürsünüz.
Ya siz ya sevdiğiniz biri hasta olduğunda dışarıda görülen her şey güzeldir. Gözünüzün gördüğü her yerde mutluluk ve huzur varmış gibi gelir. Siz içerdesinizdir ve birinin canı yanıyordur. Saatler, günler geçmek bilmez. Hep doktoru, şifayı, çareyi beklemekle geçer zaman. Odanın dışındaki her şey mutlu bir tablo gibi görünürken duyduğunuz ezanlar sizi ağlatır. Çaresizliğe mi, evinize ve sevdiklerinize duyduğunuz hasretin nedeniyle mi ağladığınızı bilmezsiniz. Sadece bekleyiş ve diğerleri gibi olamama hali hüzünlendirir sizi. Belki o gördüğünüz evdekiler ya da yoldan geçenler de dertli ve mutsuzdur ama siz hastalıklarla uğraşırken onların da problemlerinin olabileceğini düşünmezsiniz.
Akşam olup da evlerin ışıkları yanınca daha bir yalnız hissedersiniz kendinizi. Gün aydınlıkken fark etmediğiniz ağrı ve sızılar, problemler gece yaklaştıkça daha da artar. Size yasaklanan her şeyi ister canınız. Yemek, içmek bile mutluluk nedeni olur akşamları. Işıkları yanan evlerde yemek masasındakiler size güzel ve seyirlik bir tablo gibi görünür. Yedikleri kuru ekmekle birkaç lokma yemek bile olsa onlar evlerindedirler ve sizi evde olan her insan üzer. Onlar hastanede değildir. Mutlu olmaları gerekir.
İster kendiniz hasta olun, ister hasta olan sevdiğiniz için hastanede bulunun. Hastane penceresinden görünen her manzara mutluluk tablosudur.