Vizyon filmleri daima hepimizi mutlu etmeyebilir. Bunun kadar doğal bir şey yok. Çünkü herkesin zevkleri ve talepleri aynı değildir. Bu sebeple herkese hitap edecek içerik üretmek de kolay değildir. Boşuna zevkler ve renkler tartışılmaz demiyorlar. Ama bazı içecekler var ki, kimse neden izlendiğini izah edemiyor. Hatta bundan da öte, asla izlemem diyenler bile bir süre sonra merakına ve maruz kaldığı içeriklere yenik düşerek bu filmleri izliyorlar. Elbette bunda yanlış bir şey yok. Üretilen her içerik belirli bir hedef kitle için ve belirli amaçlar doğrultusunda üretiliyor. Film sektörü de elbette buna dahil ve bu yapının ciddi bir parçası konumunda. Her şeyden önce film sektörünün bir endüstri olduğunu yani merkezinde para bazlı kâr zarar ilişkisinin bulunduğunu unutmamak gerekir.
Bu yazımızda konuşacağımız şey ise dünyada ve Türkiye’de yoğun bir şekilde üretimi olan ve ciddi kitlelere hitap eden düşük kaliteli komedi filmlerinin neden bu kadar revaçta olduğu. Bu yazı ciddi bir beyin fırtınası olup hiçbir üreticiyi, eseri veya seyirciyi aşağılamayı veya hor görmeyi amaçlamamaktadır.
Karakter Ve Bu Karakteri Yaratan Oyuncu Tarafından Sırtlanmış Komedi
Tüm dünyada “kalitesiz” komedi filmi dendiğinde akla gelen elbette bazı spesifik örnekler mevcuttur. Bu örneklerin tamamı üzerinden düşünüldüğünde belirli formüller üzerine inşaa edildiklerini görmek çok da zor değildir. Bu formüller filmi kitlesine izleten yani seyirciyi sinema salonlarına çeken oyunlardır. Bunlardan ilki ve en önemlisi filmi bilinen bir oyuncunun yarattığı özgün bir tipleme üzerine kurmaktır. Söz konusu filmlerde durum komedisi veya olay örgüsünün daima yüksekte tuttuğu bir güldürü seyretmezsiniz. Seyrettiğiniz şey yaratılmış olan tipin kişilik özellikleri, davranışları veya absürt alışkanlıkları üzerine kurulmuş olan bir karakter komedisidir. Bu sebeple bu filmler o karakterin adıyla pazarlanır ve daima böyle anılır. Filmi
izledikten sonra olay örgüsü veya akış değil aklınızda karakter ve onun reaksiyonları kalır. Öyle ki bu karakterler oyuncuların üzerine yapışır ve dünyanın neresinde bu örnek yaşanmış olursa olsun, karakteri yaratan oyuncu adeta onunla bütünleşir. Bu oyuncunun aktif bir sosyal hayatı olmasına ve devamlı üretimde olmasına da bağlı olarak ürettiği her yeni içerik sahip olduğu kitle tarafından ilgi görür. Bazen ise daha üretime başlamamış bir ünlünün, kitlesinin hazır olması dolayısı ile bu tarz bir yöntem izleyerek bir tip yarattığını ve bunun üzerinden içerik ürettiğini görmek de mümkündür. Özetle önemli olan, oyuncunun ve onun yarattığı karakterin taşıdığı filmin hedef kitlesini iyi ve doğru tanımasıdır.
İnsanların Kusursuz Film Beklentisi Sahiden Var Mı?
Öncelikle kalite dediğimiz şeyin ne ifade ettiğini bilmemiz gerekir. Her filmin, her yönüyle bir başyapıt olmasını beklemek son derece gülünçtür. Bir film; çekimleri, yönetimi, kurgusu, oyuncu performansları, olay örgüsü ve bunlara benzer pek çok dalla incelenip değerlendirilebilir. Hiçbir filmin tüm bu dallarda aynı anda çok ama çok başarılı olabileceğini sanmam. Ülkemiz özelinde değerlendirmek gerekirse, bizim bir komedi filmini kalitesiz olarak yaftalamamızın belirli sebepleri vardır. Bunun en belirgin olanı, bir önceki maddede incelediğimiz gibi hedef kitlenin belirli olmasından kaynaklanan bir güvenle filmin nasıl olsa izleneceğini var sayarak bazı şeylerin üzerine emek harcanabilecekken gözardı edilmesidir. Kötü oyunculuk, düşük görüntü kalitesi ve zayıf kurgu bunun en büyük örnekleridir.
Fakat bunlar dışında, üretilmiş bir komedi filmi yukarıdaki formülle çalışıyor ve güldürü için benimsediği yöntem size hitap etmiyor diye o filmi kalitesiz diye yaftalamak da ne derece doğrudur. Eğer bir iş; kurgusu ve yapısı ile izleyicisine saygı duyduğu hissettiriyorsa güldürü adına seçtiği yol size uymasa bile bu iş kalitelidir. Bundan da öte başarılıdır. Bir işin başarılı olması için her anlamda kusursuz ve üstün bir zekanın ürünü olması gerekmez. Hedeflediğine ulaşmak için elinden gelen emeği harcayan her iş, başarılıdır.