İstanbul’da Gezmek Hakkında Tavsiyelerim Ve Hakkında Bilgi Vermek İstediğim Birkaç Tarihi Mekan

Fotoğraf sahibi: Rohan Reddy (@rofotoqoto on Unsplash)

İstanbul yüksek nüfus ve bu yüksek nüfusa oranla aslında oldukça küçük kalan bir toprak parçasından oluşan, tarihi yerler bakımından olukça iyi bir ilimiz. İstanbul’da bir şeyler yapmaya karar verdiyseniz ve bu şeyler dolaşmak ve bir yerleri görmek ise aşağıda yazacağım husulara dikkat etmelisiniz:

  1. Yanınızda mutlaka bir miktar para bulunmalı. Eğer gideceğiniz tarihi mekanların içerisine girebiliyor iseniz genellikle belirli bir ücret alacaklardır. En basit örnek olarak öğrenci olarak gittiğim Galata Kulesi’ne yaklaşık olarak 25-30 tl civarı bir fiyat ile girebilmiştim (yaklaşık 4-5 yıl öncesi bir fiyat olduğu için günümüzde daha pahalı olması muhtemel).
  2. Sabırlı olmalısınız. İstanbul çok büyük bir şehir, hem kendi nüfusu ile hem de gelen turistlerin sayısı ile oldukça kalabalık olabiliyor. Dolayısıyla tarihi bir mekanı ziyaret etmek için yaklaşık olarak 1 saat bazen 3-4 saat beklemeniz gerekebilir, şimdiden hazırlıklı olun.
  3. Bu madde kalabalık olan her yer için geçerli olabilir ve yazmalı mıyım yazmamalı mıyım emin olamasam da yazmamanın eksiklik olacağını düşünüyorum. Madde şu ki İstanbul gibi kalabalık şehirlerde telefonunuz ve cüzdanınıza her daim sahip çıkmanız gerekebilir. Çok kalabalık yerlerde dolaşırken veya bir müze de tarihi eserleri incelerken cebinizden cüzdanınızın alınması oldukça olası bu yüzden dikkatli olmanız gerekecek.
  4. Erken kalkmanız gerekebilir. En basitinden birazdan bahsedeceğim bir mekan yılda sadece bir kez açıldığı için mekanın açılacağı günün henüz sabah saatlerinde bile saatlerce beklemeniz gerekecek bir kuyruk oluşabilir. Bu yüzden mümkünse erkenden gitmeniz sizin için çok daha iyi olacaktır.
  5. Yanınızda mutlaka su ve mümkünse bir parça atıştırmalık bulundurun. Gideceğiniz bazı yerler de ne su ne de atıştırmalık satan hiçbir yer bulamayabilirsiniz. Bulsanız bile fiyat açısından normal fiyatların 2 belki 3 katı fiyatlarla satın almanız gerekebilir.
  6. Toplu taşıma kullanacaksanız, gitmeden önce ki gece mutlaka nasıl gideceğinize bakmanızı tavsiye ederim. Eğer ben sabah yoldayken bakarım diyorsanız, açıkçası toplu taşımada hareket edecek alanınız bile olmayabilir. Dolayısıyla gitmeden bilgi edinmek sizin için iyi olacaktır.

Şimdi gelelim hakkında bilgi vermek istediğim mekanlara,

 

Hakkında Bilgi Vermek İstediğim Mekanlar

 

Fener Rum Lisesi (Kırmızı Mektep)

Burası İstanbul’un Balat semtinde bulunan, 1454 yılından beri eğitime devam eden bir Rum Lisesi. Tarihi hakkında çok daha fazla bilgi var lakin benim anlatmamın doğru olacağını düşünmediğimden burada yazmaycağım. Gelelim okulu ziyaret kısmına. Okul halen eğitim faaliyetlerini sürdürdüğü için özel bir izniniz olmadığı sürece yılın herhangi bir zamanında okula girmeniz mümkün değil. E iyi de gezilecek yerlerden biri olarak bahsediyorsunuz, giremiyorsak nasıl gezeceğiz? diye sorabilirsiniz. Size cevabım şu şekilde olacak; Okul yıl sonlarına doğru (her yıl oluyor mu bilmediğimden bir şey yazmıyorum) yılbaşı kermesi düzenliyor ve bu kermes dolayısı ile açık oluyor. Dolayısıyla yılda bir kez de olsa içerisini görme fırsatı yakalıyorsunuz. Ama şöyle bir sıkıntı var ki okul yılda bir kez açıldığından dolayı çook uzun bir kuyruk oluşuyor. Daha önce Balat’a gittiyseniz okulun yüksek bir yerde olduğunu görebilirsiniz. Oluşan sırayı size şöyle anlatayım: sıranın başı okulun giriş kapısından başlarken sonu deniz yüksekliğinde olan otoyolun başında bitiyor. Eğer metre olarak ifade etmemi isterseniz – kesin bilgi olarak konuşmuyorum ama- yaklaşık 20-30 metrelik bir kuyruk oluşuyor ki maalesef kuyruğun belki de yarısı okula girmeyi başaramıyor. Nasıl girmeyi başarabilirim diye soracak olursanız, cevap erken gitmekte saklı. Her ne kadar okul geç açılsa da sabahın erken saatlerinde gitmek ve sıraya girmek sizin için çok büyük bir avantaj olacaktır. İçeri girdiğinizde üst katları maalesef kapalı olacak şekilde, bir adet salon ve birkaç sınıfın içerisine kurulan tezgahlardan yılbaşınız için alış-veriş yapabilirsiniz, ayırca girişte ufak bir giriş ücreti ödemeniz gerekecek…

Ars longa, vita brevis…

(Türkçesi: Sanat uzun, hayat kısa)

Hipokrat

 

 

Tutunamayanlar Romanı’nın Yazıldığı Ev

Tutunamayanlar Oğuz Atay’ın yazmış olduğu ve kendisinin bulunan ilk romanıdır. Türk Edebiyat’ı Tarihi hakkında bilgisi olan okurlarım kitabın önemini benden çok daha iyi biliyorlardır, bilmeyen okurlarımın da kitabın önemine hızlıca bir göz atmalarını tavsiye ederim. Eve gelecek olursak öncelikle konum olarak bulamamnız muhtemel. Ev, Galatasaray Lisesi’nin hemen arkasındaki sokakta bulunuyor. Lakin bulmanızın biraz zor olduğunu düşünüyorum ve bulamasanız dahi üzülmeyin çünkü ev şuan özel mülkiyet alanına giriyor yani şuan da evde yaşamakta olan insanlar var. Dolayısıyla içeri giremiyoruz, sadece kapısında Oğuz Atay Tutunamayanlar Romanı’nı bu evde yazdı tabelasını göreceksiniz. Dolayısıyla bir edebiyat aşığı değil iseniz gitmenize çok da gerek yok.

Travel, which is like a greater and a graver science, brings us back to ourselves.

(Türkçesi: Daha büyük ve daha ciddi bir ilim gibi olan seyahat, bizi kendimize getirir.)

Albert Camus

 

 

Sent Antuan Kilisesi

Sent Antuan Kilisesi Tarihi & Giriş Ücreti, Mimarisi, Ulaşımİstikal Caddesi’nde bulunan bu görkemli kilise 1912 yılında açılmış bulunuyor evet 1912 yılında yani o kadar eski bir kilise değil lakin İstiklal Caddesi’nde bulunma şansınız olduysa önünden geçerken mutlaka ilginizi çekmeyi başaran nadir yapılardan biri kendisi. Dışardan gözüktüğü kadar içerisi de aynı şekilde muazzam bir kilise. İçerisinin tamamını gezemiyorsunuz maalesef (Görebiliyorsunuz tabii ki ama belirli bir yerden sonrası ibadet alanı olarak geçtiği için o alana girmek yasak). Fazla anlatabileceğim bir şey yok kilise hakkında ama şunu diyebilirim ki arada düğünler yapılıyor kilisede eğer şanssızsanız maalesef bu düğünlerden birine denk gelip içeri giremeyebilirsiniz. Herhangi bir giriş ücreti bulunmuyor.

 

Gelelim Yazının Son Kısmına

Arkadaşlar ben kendim İstanbul’da yaşıyorum dolayısıyla oldukça fazla yer dolaşma şansım oldu. Bu listeye Galata Kulesi, Dolmabahçe Sarayı, Miniatürk, Birkaç farklı kilise, Kadıköy Sahili, Caddebostan Sahili, Rahmi Koç Müzesi, Anadolu ve Rumeli Hisarları, Topkapı Sarayı gibi bir sürü tarihi mekanı size anlatabilirdim lakin bunları zaten en basit bir tarayıcıya yazdığınızda benim size anlatabileceğimden kat kat daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Benim amacım ise İstanbul’da az bilinen birkaç mekanı sizinle paylaşabilmekti. Başlangıçta söylediğim maddeler sadece yazdığım bu 3 mekan için değil genel olarak İstanbul’da gideceğiniz her mekan için geçerlidir. Yazdığım mekanlar fazla turistik gelmemiş olabilir ve yazarken bunun farkında olarak yazdım açıkçası. Neden böyle yazdığımı soracak olursanız, yine herhangi bir arama motoruna İstanbul’da dolaşılacak yerler yazarak aratırsanız Rum Lisesi haricinde diğer ikisini görmeniz çok zor. Çünkü diğer iki mekan İstiklal Caddesi üzerinde sayılacağından özel olarak adı geçmeyecektir. İşte tam da bu yüzden yazımda bashetmek istedim. Açıkçası size çok daha bilgi vermek istiyorum lakin siteye yeni kayıt olduğum için bazı konularda henüz yeniyim. Eğer bu mekanlar ya da bu mekanlar harici merak ettiğiniz bir mekan olursa yorumlarda belirtirseniz ve eğer gidip görme şansım olduysa sizinle bilgilerimi seve seve paylaşırım. Ayrıca sadece bir mekan hakkında blog yazmamı isterseniz de lütfen yorumlarda belirtin. Okuduğunuz için teşekkürler, Hoşçakalın

 

 

Hüseyin
Hüseyin
Önceki
bitmiş akılların yoksul bedenleri

bitmiş akılların yoksul bedenleri

Sonraki
DAVİD HİLBERT KİMDİR ? BULUŞLARI NELERDİR?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.