Batan Gemideki Fareler

Batan Gemideki Fareler

 

Tecrübelerim genel kanaati doğruladı ki; batan gemiyi önce fareler terk ediyor.

Bu husus azıcık kişiselleştirmeyle farelerin korkaklığı ve onursuzluğuyla açıklanabilir. Ancak diğer taraftan konumuz hayvanların sağlam içgüdüleri vasıtasıyla yaklaşan tehlikeyi  sezdikleri de düşünülebilir. Ya da daha pragmatik açıdan bakıldığında, gemiler genellikle zeminden su aldığından, bu mevkinin sürekli sakini fareler herkesten önce durumun farkına varmakta ve mevcudiyetlerini kurtarmaktadırlar.

Yine tecrübelerimin doğruladığı bir genel kanaat de o ki; kaptanı batan gemisini terk etmiyor. Bunu da farklı açılardan yorumlamak mümkün. Örneğin; dümende bulunan, gemisini yürüten kaptandır inancıyla, sadece kendisinin değil diğer hayatları kurtarmak uğruna kahramanca mücadele etmektedir.  Başka halde ise; kaptan köşkünün konforuna kapıldığından ne tehlikenin varlığından, ne de büyüklüğünden haberdardır. Her hal ve kârda gemisiyle batan kaptandır.

Gemi, fare ve kaptan ilişkisini günlük yaşama uyarladığımda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:

Kaptan ruhlu insanlar ya da bu vizyonla yetiştirilenler, zorluklar, engeller ve felâketler karşısında savaşmayı sürdürürken, fare yürekliler ayakları ıslanmaya başladı mı, hatta bazen zemin nem kaptı mı derhal bulundukları ortamı terk ederler.

Esasında hayatın verdiği ders açık: Bir şeyler yolunda gitmediğinde mantığını ve aklını yitirmeden mücadeleyi sürdürmeli. Ancak son kaçınılmazsa eğer geri adım atmayı da, bırakmayı da bilmeli. Gemini kurtaramıyorsan, onunla batmanın âlemi yok. Buradaki temel unsur seçtiğin yolu kimlerle yürüdüğün. Çünkü son sözü daima tabiat söyler.

Kişisel tercihim, etrafımda fare kılıklı insanlar bulunmamasından yana. Ne ki, bazen yanılabiliyor insan, bazen de atsan atılamaz, satsan satılamazlar arasından çıkıyor böyleleri .

Öte yandan her gemide en azından bir fare bulunmalı belki de.  Erken uyarı sistemi gibi… Bir tehlike anında gemiyi ilk önce o terk edeceğine göre iyi gözlemle anlaşılır böylece dibin delindiği ya da su aldığı geminin.

Evrensel dengeler bakımından, en zararlının dahi varsa bir yararı, maharet bundan faydalanmayı bilmekte olabilir mi?

Özlem Pekcan
Okumayı sevdiği için yazar.Kısa öykülerinden bazılarını Farkındalık Yazarlığı Atölyesi Tüy Dergi'de bulabilirsiniz.Blogu: Goglar Kültür SanatFransızca ve İtalyanca bildiğinden çeviri yapmayı da sever. Çevirdiği kitapları merak eder de okumak isterseniz:Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupéry (Fransızca'dan, Dorlion Yayınları, 2019)Candide - Voltaire (Fransızca'dan, Dorlion Yayınları, 2019)Prens - Niccolo Macihavelli (İtalyanca'dan, Öteki Yayınevi, 2018)Güneş Ülkesi - Tommaso Campanella (İtalyanca'dan, Öteki Yayınevi, 2017)
Subscribe
Bildir
2 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Çocukken Her Şey Ne Kadar da Güzeldi…
Çocukken Her Şey Ne Kadar da Güzeldi..

Çocukken Her Şey Ne Kadar da Güzeldi…

Sonraki
Okul Kaçakları

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.