Her yılbaşı duyduğumuz “yeni yıla nasıl girersen tüm yıl öyle geçer…” söylentisi yerine aslında “Güne nasıl girersen öyle yaşarsın…” desek nasıl olur? İnsan hayatında bakış açısı oldukça önemlidir. Çünkü gerçekte bakmak ve görmek arasında oldukça fark vardır. Bazen ikisi aynı anlamda kullanılsa bile gerçekte anlam olarak oldukça farklı kelimelerdir.
Klasik düşünürsek geçmişe bir etkimiz ne yazık ki olmuyor. Ancak geleceğe yön vermek mümkün. Geleceğimize yön vermek için tek yapmamız gereken anı iyi değerlendirmek. Bu mantıkla yaşamaya baktığımız zaman sanırım mutlu olmak kaçınılmaz. Elbette gelecek hayalleri kurmak güzeldir. Ancak sadece hayal kurmak ne yazık ki işe yaramıyor. Düşlediğiniz o hedefleri gerçeğe dönüştürmek için anı iyi değerlendirmeli ve şuan sahip olduğumuz zamanın kıymetini bilmeliyiz. Peki günümüz yaşamında bu mümkün mü? Acaba çoğu şeye sahip olunmasına rağmen neden mutluluk oranı az? Sorun sadece para mı? Tüm bunların hepsi için elbette cevabınız vardır. Ancak size önerim geneli değil kendinizi düşünerek bu soruların cevaplarını vermenizdir. Bunun için elinize bir kağıt ve kalem alın. Neler sizin hayatınıza mutluluk katıyor veya katacak iyice yazın. Sonra başka bir kağıt parçasına da neler sizi mutsuz ediyor veya edebilir bunları yazın. Sonra bu iki listeyi karşınıza alın. İçlerinde sizin düzeltebilecekleriniz illa vardır. Bunları ayrıca belirleyin. Böylece yeni yaşamınız için bir yol haritası çizebilirsiniz.
Bakış Açısını Neden Değiştirmek Gerekli?
Hayata geldiğimize göre yaşamaktan başka çaremiz yok. İyi veya kötü herkes bir şekilde bir ailede dünyaya gözlerini açıyor. Elbette kimine göre şans kimine göre ilahi adalet olsa bile aslında önemli olan size göre ne olduğudur. Yaşamı keşf etmek, hayatı anlamak veya insanları anlamak elbette önemlidir. Ancak bunlar uğruna ömrünüzü harcamaya gerçekten değer mi?
Bakış açısını neden değiştirelim derseniz sebebi oldukça basit aslında: huzurlu ve mutlu bir hayat için… Hayat gerçekten çok kısa. Bunun için kıymet bilmeliyiz. Hani üstad Necip Fazıl’ın bir sözü vardır ya “Fazla ciddiye almayın bu hayatı, Nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız.” gerçekten doğru bir tespit. Ancak buna rağmen insanları kırıp gönülleri dağıtanlar da yok mu? Elbette azımsanmayacak kadar çok. İşin aslın günümüz hayatında nereye bakarsanız bakın tüm yollar sonuçta para veya seks sonucuna ulaşıyor. Peki ya sonra! Yıllar geçiyor ve aynanın karşısına geçip “ben ne yaptım?” diye avunuyorsunuz. TV’de, belgesellerde ve hatta en yakın çevrenizde bolca görecebileceğiniz sahne değil mi? Kısaca sonuç ne ekerseniz onu biçiyorsunuz.
Bana göre hayat bir film adı gibi… Hangisi derseniz Ye, Dua Et ve SEV… İzlemediyseniz mutlaka ilk işiniz bu olsun… Unutmayın hayat kısa, gönül kırmayın ve sizin gönlünüzü kıranı ise duruma göre değerlendirin. Siz aynı durumda olsanız yapar mıydınız? Eğer yapmam diyorsanız kesinlikle affetmeyin. Bu sizin vicdan denen şeyle aranızda olan bir etkileşim sonucu vereceğiniz karardır. Yani ne olursa olsun daima mutlu olun ve mutlu edin…