Acı üzerine

-ACI ÜZERİNE-

“Acıda hazların en tatlısı saklıdır.”

Bu cümle her ne kadar Dostoyevski’deki mazoşizmin dile gelmiş hali olsa da çok doğru bir sözdür. Zaten Dostoyevski’yi dostoyevski yapan acılarına olan bu  düşkünlüğüdür. Hiçbir zaman çektiği acılardan şikayetçi olmamıştır, acıyı hemen ortadan kaldırmak için mücadeleye girişmemiştir. Tam aksine acısını içinde beslemiş, büyütmüş ve sevmiştir. 

 Dostoyevski “İnsanın ruhunu yücelten acı ucuz bir mutluluktan daha değerlidir.” Veya “Ancak acı çekerek kendimizi bulabiliriz.” Veya “Mutluluk acıyla elde edilir.” Gibi  her zaman acıyı öven sözler sarf etmiştir. 

Acılar büyük öğretmenlerdir. Bütün büyük insanlar, fikirler, ideolojiler, dinler ‘acı’nın üst seviye çıkmak, ödüllendirilmek, mutlu olmak için koşul olarak koymuşlardır. Örneğin Sufizmde “hamdım, yandım, piştim.” Felsefesindeki yanmak tamamen acı çekmektir. 

İslamiyette “bu dünya imtihan dünyasıdır.” Ayetinde geçen ‘imtihan’ kelimesinin kökü ‘mihnet’tir ve ‘mihnet’ acı, ıstırap demektir. Yani “Bu dünya ıstırap dünyasıdır.” 

Hristiyanlığın en temel felsefesi acı çekmektir. Çekilen acının boyutu oranında ahirette ödüllendirilecektir. 

Bütün peygamberler en büyük acıları çeken insanlardır. En büyük acıları çeken elçiler bu acılar sayesinde insanların en bilgilisi konumuna yükselmeyi başarmışlardır. 

Büyük filozoflar, yazarlar, aktivistlerin tümünün çileli bir hayatı vardır. 

Asya bilgelerinin nirvanaya ulaşma çabaları en büyük acılardan geçmektedir. 

Keza yine Peygamberlerin inziva süreçleri acının doruklarıdır. 

Kısacası büyük insanların tümü büyük acılar çekmişlerdir. Amaçlarına ancak büyük acılar çekerek varmışlardır. 

Mehmet Duygulu
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Yalnızlar ve sosyaller
Sonraki
İrade üzerine

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.