Kastamonu seyahatimden döndüm, 4 gün ne kadar da azmış Kastamonu için dağı, denizi, doğası, kültürü, gastronomisi ne sırlar ne güzellikler gizliymiş içerisinde sanırım hepsinin hakkını vermek için günlere değil aylara ihtiyaç var. Kastamonu ile ilgili ayrı bir yazı yazacağım.
Bu yazımda sizlerle Rıfat Ilgaz ve Oğuz Atay’ın edebi kişiliklerini, eserlerini tartışmayacağım. Tutunamayanlara, Hababam Sınıfına girmeyeceğim, onları tartışabilecek bilgi ve erdem düzeyine ulaşırsam tabi ki o konulara da girerim biz de konu sınırı yok ancak herhalde o nirvana noktam olur.
Kastamonu ziyaretimiz sırasında sahil yolu hakkındaki çok virajlı çok kötü olması gibi tüm olumsuz geri bildirimlerine rağmen, Amasra’dan Sinop Gerze’ye kadar bu yolu kullanarak gittik. Ve çok da memnun olduk, yol boyunca sürpriz kaleler, enfes manzaralar, harika koylar keşfettik.
Olumsuz olan tek şey ise her çeşmenin, her tarihi eserin, her durağın, insan eli değmiş ya da değmesi imkansız dediğiniz uç noktanın bile çöplerle dolu olmasıydı. Bu kadar mı zor gittiğiniz yere değil de bir çöp kutusuna çöpünüzü bırakmak ?
Amasra’dan sonraki durağımız Cide denizi, doğası, ırmakları, kanyonları girmek istiyorum ancak yazının ana fikrinden sapmamalıyım girmiyorum. Tüm güzelliklerinin yanında, Rıfat Ilgaz’ın doğduğu yer. Ayrıca Cide Belediye’sinin yaptırmış olduğu “Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanat Evi”, Rıfat Ilgaz’ın kişisel eşyaları, eserleri, yaşadığı döneme ait fotoğraflarla hem kendi hayatına hem de yaşadığı döneme ayna tutuyor. Geliştirilecek yönleri olmakla beraber küçük şirin restorasyonu yapılmış bu evi ziyaret etmek bizi ziyadesiyle mutlu etti, aynı beklenti ile yolumuza devam ederken İnebolu’daki Oğuz Atay evini de ziyaret planımıza ekledik.
İstiklal Madalyası sahibi İnebolu bazı noktalarda bizi hayal kırıklığına uğrattı yol üstünde balık yediğimiz yer gibi ama bu konulara girmiyorum. Ne kadar şanslı bir şehirdi ki o mukaddes tarihine bir de Oğuz Atay gibi bir değeri sığdırmıştı. Koyulduk Oğuz Atay’ın evini aramaya o da ne bizi virane kapısı kapalı, önünde sadece bir tabela asılmış virane bir yapı karşıladı. Maalesef yaşadığımız hayal kırıklığını anlatabilmek için kelimeler yetersiz kalıyor, öss sınavında tüm soruları doğru cevaplayıp hiçbir tercihini kazanamamış öğrenci gibi hayal kırıklığına uğramıştık.
Bu topraklardan yüzlerce, binlerce şair, edebiyatçı, düşünür, devlet adamı, bilim adamı geçmiş. Onları anlamak, anlatmak gelecek nesillere aktarmak, değerlerimize sahip çıkmak alternatif turizm rotaları, gelirleri elde etmek bu kadar mı zor? Bu görev hepimizin, bir işadamının, belediyenin, bakanlığın, bir derneğin eğer Oğuz Atay örneğindeki gibi bir değerimiz virane halde yok olmaya yüz tutmuşsa sorumluluk hepimizin hepimiz taşın altına elini koymalıyız.
Bu yazıyı fotoğraflarla sonlandırırken yorum ve değerlendirmeleri size bırakıyorum. Son olarak eğer çok aceleniz yoksa sahil yolunu kullanın hatta her ilçede bir iki gün kalın eşsiz bir deneyim yaşayacaksınız garanti ederim.