Simya sihir anlamına gelmekte olup, kimya işlemlerini kapsayan bir laboratuvar etkinliğidir. Evrenin işleyişini anlamaya çalışmakla birlikte, insanlara ölümsüzlük kazandıracak felsefe taşı elde etme ve metalleri altına çevirmek amaçlanmıştır.
Ölümsüzlük iksirinin yapı taşı olarak bilinen felsefe taşı, simyagerler için büyük önem taşıdığından taş için yollara düşmüşler, mantığa aykırı gelen bir sürü deneyler yapmışlardır. Nicolas Flamel, Pisagor, Newton, Coelho gibi isimler de bununla uğraşmışlardır. Ancak simyacıların içinde olan bir grup, felsefe taşının içimizde arayarak bulunabileceğini söylemiştir. Yani felsefe taşını akıl, bilgelik taşı olarak düşünmüşlerdir. Onlara göre felsefe taşı her insanın içinde vardır. Taş olarak adlandırılmasının sebebi madde olması değil, sabit bir varlık olmasıdır diyerek sonsuz yaşamın ana bilince ulaşmak anlamına geldiğini anlatmışlardır. Yani yer altı dünyası denilen kendi benliği içerisinde yol almak, kendini tanımak, tüm boş inançlardan uzaklaşmak, bencillikten uzaklaşmak, kendi kendini yargılamak ve vicdanınla hesaplaşmaktır felsefe taşını bulmak ve sonra yontmak. Bu da sağlam bir karakter yapısı ile insanın kendisini yeniden inşa etmesi demektir.
Ama yinede hakkında devamlı binlerce farklı yorumlar yapılmış ve anlamlar çıkarılmıştır. Felsefe taşı günümüzde gerçeklikten uzak olarak adlandırılsa da zamanında bilim insanlarının dahi ilgisini çekmiştir. Açıkçası bende oldukça merak uyandırmıştı ve uzun araştırma işlevinden sonra kısaca merak eden okurlar için anlaşılır biçimde yazdım. Bu görüşü belirten grubun fikirleri beni etkilemedi değil. Hatta motive olduğum diyebilirim. Umarım sizlerde içinizdeki felsefe taşını bulabilirsiniz.
İyi haftalar…