Sona okurken dinleyebileceğiniz bir şarkı bırakıyorum ek olarak, keyifli okumalar!!
Hava tam da araba yıkama günüydü. Arabasıyla uğraşmayı her şeyden çok seviyordu. Onunla hem para kazanıyor hem de deşarj oluyordu. Bir anda telefonunun ekranını kapattı ve uzandığı çekyattan doğruldu. En sevdiği şarkıyı açtı ve sarı prensesini yıkamak için balkondan kova, bez, sünger, özel şampuan ve hortum aldı. Hortumu da balkonda ki musluğa takıp diğer ucunu aşağı fırlattı. Birinci katta oturduğu için sorun olmamıştı. Kapının önünde ki kime ait olduğunu bilmediği terliklerini giydi. Eve çok giren çıkan oluyordu.
Koşar adımlarla arabasının yanına geldi. Su çoktan akmaya başlamıştı, eşyaları bırakıp hortumu aldı ve kovanın içine tutup hemen telefonunu çıkardı. Sokakta ki insanlar rahatsız olmasın diye kulaklığını tek eliyle cebinden çıkarıp telefonuna taktı ve sesi sonuna kadar açıp telefonu cebine düzgünce yerleştirdi. Az kalsın düşürüyordu yere. Hortumu arabasının üzerinde gezdirmeye başladı. Hortumun ucunu işaret parmağıyla bastırıp suyu iyice uca kadar yolluyordu. Bu hareket de hep eğlendirmişti onu sebepsizce. Çamurluklara kadar temizlemişti arabayı. Hortumu tekrar kovaya bırakıp koşarak suyu kapatıp geri geldi.
Süngere özel şampuandan döküp önce arabanın her yerini köpükledi. Araba koca bir buluta benzemişti. Suyu tekrar açması gerekiyordu. Koşarak aynı işlemleri tekrarladı ve arabayı köpükten arındırdı. Daha sonra karşı kaldırıma geçip, elleri belinde, nasıl göründüğüne baktı. Bebek gibi olmuştu. Tekrar arabasının yanına gelip kuru bezle son işlemi yapacaktı ki müziğin durduğunu fark etti. Biri arıyordu. Telefonu çıkarıp baktı. Arayan duraktan Baki abiydi. Taksi durağının sahibi Baki abi. Bugün izinliydi. Şaşırdı. Telefon ikinci çalıştayken açtı.
‘’ Buyur abim, bir sıkıntı mı var? ‘’ Kendini her zaman en kötüsüne hazırlamayı seviyordu.
‘’ Yok be güzelim amma panik adamsın ha Sercan. Bizim Veysel’in gene işi çıktı, karısı camdan düşmüş, onun yerine bakar mısın diye arattı beni. Müşteri de acil bekliyor. Tutturmuş, arkadaşım Veysel Beyi önerdi, ondan başkasına binip gidemem. Ama görmemiş hiç. Sen oymuş gibi davranıver. Bana sorarsan yalan sıkıyor ikisi de ama neyse. Sen geliver be oğlum iki üç saatliğine.’’
Sercan elinin tersiyle alnını sildi. Veysel burada olsaydı da elinin tersiyle ona vurabilseydi.
‘’ Olur babacım geleyim ama yıkıyordum bizim kızı yarım kaldı, bitirince gelsem? ‘’
‘’ Olur mu öyle be oğlum müşteri bekler mi, ne diyeyim Sercan arabanın çamurluklarını da silsin öyle gidersiniz işe mi diyeyim? Atla gel aslanım hemen. ‘’ deyip kapattı.
Baki abi iyi biriydi ama laf sokmasını severdi ve bu kişi genelde Sercan olurdu. Durağın en yenisi o olduğu için midir nedir Sercan nefes alsa öyle mi nefes alınır derdi. Yine de severdi Sercan Baki abiyi.
Sercan telefonu kapatınca telaşla ne yapacağını düşündü. Üstü başı pis sayılmazdı. Gri eşofman ve beyaz tişört vardı. Tek sorun çiçekli terlikleriydi. Müşteri de ayağına bakaca değildi ya. Hortumu balkona sallayıp eşyaları hızlıca bagaja attı. Allahtan anahtarları sürekli cebinde taşıyordu da bir daha uğraşması gerekmemişti. Durak da yakındı zaten giderdi hemen. Telefonu hemen arabasının ses sistemine bağladı ve şarkıyı başa aldı. Zaten tekrarda çalan şarkıyı yola çıkarken neden başa aldığını anlamadı kendi de ama alışkanlıktı işte.
Durağın önüne gelince sesi kısıp kornaya bastı iki kere. Baki abi ve genç bir kadın kapıda belirdi. Durağa gelip taksi istemek kaldı mı diye düşündü Sercan. Kadın elinde bir karton kutuyla kapının önünde dikiliyordu. Sercan anlam veremedi. Biniyorsa binsin artık diye düşünürken Baki abi kadının arkasından ellini kolunu sallamaya başladı. Sercan hemen arabadan indi.
‘’ Bagaja mı konulacak hanımefendi?’’
‘’Yok, müsaitseniz sürücü koltuğunda da durabilir.’’
‘’Nasıl yani bayan?’’
Sercan yüzyılın hatasını yapmıştı. Kadının suratı inceden morarmaya başlamıştı bile.
‘’Affedersiniz, bayan değil kadın.’’ deyip bagajı açtı hemen. Bagajda duran malzemeleri kaydırıp kadının kutusunu yerleştirdi. Kadın şüpheyle bakıyordu.
‘’ Yalnız evraklara zarar gelmez değil mi? ‘’
‘’ Onu siz hiç merak etmeyin, benden iyi şoför zaten bulamazsınız. ‘’
Kadın gözlerini devirip ön koltuğa bindi. Sercan da hızla arabaya bindi. Baki abi arkada dalga geçen bir takım el kol hareketleri yapıyordu. Sercan bir an, Baki abinin jest ve mimik kullanmasının yasaklanmasını diledi.
Taksimetreyi açıp sordu kadına.
‘’ Nereye gidiyoruz hanımefendi?’’
‘’ Çok acil gitmemiz lazım, inanılmaz geç kaldım, bir an evvel.’’
‘’ Navigasyona bir an evvel mi yazayım?’’
Kadında yine bir morartı sezdi Sercan. Ellerini yukarı kaldırıp teslim olma işareti yaptı ve arabayı çalıştırdı.
‘’ Alsancak’a gidiyoruz beyefendi, çarşıya.’’
Sercan caddeye çıktı. Navigasyonu açmasına gerek yoktu, avucunun içi gibi biliyordu zaten orayı. Yine de keşke Veysel dallaması gelseydi o daha da iyi bilirdi.
Müziğin sesini biraz açarak sürmeye başladı. Bir yandan da inceden kadına baktı. Tam müziğe sinirlenecek bir tipi vardı kadının. Ortamı yumuşatmak için konuşmaya karar verdi.
‘’ Araba da mis gibi kokuyor değil mi?’’
Kadın dönerek Sercan’a baktı. İfadesiz ve boş bakıyordu. Aslında kadın da ne diyeceğini bilememişti.
‘’ Yani kötü kokmuyor, dedi. Ne desin.
‘’ Ama güzel yani değil mi, yeni bir şampuan aldım, daha içi silmedim ama belli etmiş şimdiden.’’
‘’ Kardeşim biraz hızlı gidebilir miyiz?’’
‘’ Çok hızlı gidemeyiz be ablacım, yeni yıkadım tekerlek kaymasın şimdi?’’
‘’ Kaymaz kaymaz. Siz yine de saykodelik şarkınızı kısın da gaza gelmeyin. İşimi geri alabilmem için son fırsatım bu. Kaybedemem. Ayrıca ablacım da nedir ben sizden büyük müyüm acaba?’’
‘’ Lafın gelişi hanımefendi, kusuruma bakmayın yoksa çıtırsınız maşallah.’’
Kadında renk değişimleri başlayınca önüne döndü hemen Sercan. Pazar günü olmasına rağmen bir kalabalık vardı yolda.
Pazar günü ne iş görüşmesine gidiyordu ki bu kadın? Birazdan sormak için aklına yazdı bunu.
‘’ Hanımefendi, yol kalabalık, adliyenin arkasından dolaşıp gitmemizde sakınca var mı?’’
‘’ Yok yok hızlı git de nerden gidersen git.’’
Ne kadar ketum bir kadın diye düşündü Sercan.
‘’ Bugünde pazar.’’
Kadın yine ifadesizce baktı Sercan’a.
‘’ Yani kardeşim?’’
‘’Ben sizin kardeşiniz olacak yaşta mıyım hanımefendi? ‘’
Kadın derin bir iç çekti.
‘’ Estağfurullah. Neden sormuştunuz?’’
‘’ Neyi? ‘’
‘’ Ya sabır, bugün pazar demediniz mi?’’
‘’ Evet dedim.’’
‘’Tamam işte neden dediniz?’’
‘’ Bugün pazar değil mi? ‘’
‘’ Evet pazar.’’
‘’ Tamam bende onu dedim. ’’
‘’ Yani ne demek istediniz bu cümlenizle, beni deli mi edeceksiniz?’’
‘’Yani öyle bir niyetim yok aslında, esasen pazar günleri iş görüşmesi oluyor mu onu merak ettim de onu soracaktım.’’
‘’ Oluyor beyefendi. ‘’
Kadın derin bir of daha çekti. Sercan yandan süzdü kadını. Siyah ceket giymişti, altında da kot pantolon ve ince topuklu ayakkabı giymişti. Tam plaza işiydi. Dertli, mutsuz, klasik giyimli.
Sercan’ın aklına yine bir şey takıldı.
‘’ Ne deniyordu bunlara? ‘’
‘’ Neye ne deniyordu? ‘’
‘’Ayağınızdakilere, ince ayakkabı ismi vardı ya onu soruyorum.’’
Kadın yine şaşırmıştı. Sercan’da sorduğuna pişman olmuştu zaten. Ya kadın çiçekli terliklerine laf etseydi?
Ama alay edecek bir kadına da benzemiyordu.
‘’ Stiletto’’
‘’ Doğru doğru. ‘’
‘’ Doğru tabi beyefendi yalan mı söyleyeceğim size? ‘’
Bu sefer oflama sırası Sercan’daydı.
‘’ Ne oldu beyefendi zorunuza mı gitti?’’
‘’ Siz deminden beri ofluyorsunuz ben bir şey diyor muyum?’’
‘’ Lütfen yolun kalanını sessizce devam edebilir miyiz, şu şarkıda onuncu kez mi çalıyor Allah aşkına değiştirin.’’
Sercan kadına iyice sinir olmuştu. Tam zıttaydı resmen kadınla. Ne vardı bu kadar gerilecek. Şarkıyı değiştirdi. Zaten uzun da sürmeyecekti yol.
Bir süre ses çıkarmadan gittiler. Sercan dediği yoldan ilerliyordu. Aktarma durağına geldiklerinde karşıdan karşıya geçen koyunlar gördüler. Sercan koyunlara yol verdi. Kadın ters ters bakınca, içinden, koyunları ezip geçsem de hayvanlara düşmanım sanır bu dedi içinden. Halbuki çok severdi Sercan hayvanları. Sokakta beslediği kedisi bile vardı. Hey yavrum hey. Kadın Sercan’ı ne zannetmişti?
‘’ Hiç’’ dedi Sercan. Ama dışından.
Kadın yay gibi gerilmişti.
‘’ Demek konuşacak kimse bulamayınca kendi kendinize konuşuyorsunuz?’’
Haksız değildi kadın, ama yanlışı vardı. Sercan biri varken de kendi kendine konuşabiliyordu.
‘’ Demek konuşmaya karar verdiniz.’’
‘’ Vermedim beyefendi devam edelim lütfen.’’
‘’ Peki edelim ama zaten çarşıya giremeyeceğimiz için ve yol da kalabalık olduğu için arka sokakta bırakayım sizi olur mu? ‘’
‘’ Olur olur. ‘’
‘’ Ama çok az uzayabilir yol.’’
‘’ Bugün ki sınavım sensin galiba.’’
‘’ Efendim? ‘’
‘’ Yok bir şey kardeşim, olur.’’
Sercan alınıyordu ama artık.
‘’ Alınıyorum ama artık. ‘’
‘’ Neden pardon? ‘’
‘’ Kardeşim diyorsun ikidir neredeyse aynı yaştayız. Ben yirmi sekiz yaşındayım mesela.’’
‘’ Ya sabır, bende yirmi sekiz yaşındayım, bildin. Şimdi sessizce ilerleyelim mi lütfen?’’
‘’ Tabi ilerleyelim, giriyorum o zaman yan sokağa? ‘’
‘’ Girin beyefendi.’’
Sercan yan sokağa girdi. Girdi girmesine ama ellerinde meyve suyuyla yan yana yürüyen yaşlı teyzeleri hesap edemedi. Direksiyonu aniden sola kırınca arabadan bir ses geldi. Sanki bir şey dökülüyor gibi. Sanki su dökülmüş gibi. Yan gözlerle kadına baktı. Bağırmak için hazırlanıyordu kadın. O anlamazsa bir şey demeyecekti, inince de fark etmemiş, fark edince de olmamış gibi davranacaktı, kafasında bu şekilde listeledi olayı.
‘’ Demek senden usta şoför bulamam öyle mi? Öldürüyordun be adam bizi!
‘’Hanımefendi inanın bu gerginlikle bir yere varamayız. Niçin bağırıyorsunuz, teyzelerin üstünden mi atlasaydım?’’
‘’ Şaka mısın sen be, yol boyunca oradan buradan gideyim dedin sesimi çıkarmadım, lsd müzikleri açtın bir şey demedim, geyiğin bir türlü bitmedi kabul ettim, koyunlara yol vermeni bile bekledim. Şimdi de uçayım mı diyorsun, uçsaydın o zaman!’’
‘’ Gördün mü bak, yaşımı öğrenince sizli bizli konuşmayı da bıraktın.’’
Kadın artık hem mosmordu hem de sinirden nefes nefese kalmıştı. Ve sonra olmaması gereken bir şey oldu. Kadın Sercan’ın boğazını sıkmaya başladı. Bir yandan da homurdanıyordu.
‘’ BIRAK BE KADIN BENİ KAZA YAPACAĞIZ ŞİMDİ!’’
‘’ İNDİR LAN BENİ BURADA, İNDİR YÜRÜYECEĞİM KALAN YOLU!’’
‘’ BU ARABAYA BİR ŞEY OLURSA SÜRÜNDÜRÜRÜM SENİ KADIN BIRAK BENİ!’’
‘’DURDUR LAN ARABAYI DURDUR DEDİM SANA!!’’
‘’ÖNCE BOĞAZIMI BIRAK DELİ, BÖYLE Mİ SÖYLENİR BU DAR SOKAKLAR BURALAR KAZA YAPACAĞIZ ŞİMDİ!!’’
Kadın bir anda geri çekildi. Üzerini düzeltti, saçlarını geriye doğru düzeltti elleriyle. Bir mesaj sesi geldi. Kadın ceketinin cebinden telefonuna gelen mesajı okumak için çıkarıp baktı. Bir of daha çekti. Sercan kocaman açılan gözleriyle kadına bakmaya devam ediyordu. Yan sokakta duracaktı zaten. Ama daha önce durmak zorunda kaldı. Çünkü çöp konteynırına çarpmıştı kadına bakarken.
Sarsılarak duran arabada bir süre beklediler. Sercan kadından çok korkuyordu. Ama söylemeden edemedi.
‘’ Daha bugün yıkadım, üstelik yıkamam senin yüzünden yarım kaldı. Şimdi ise kaza yaptım, hem de bok kokan çöp kutusuna çarparak. Bir şey söylemek ister misin?’’
‘’ Açtığın müziğin frekansı beni gerdi.’’
Bu cevap Sercan’ın hoşuna gitti, hatta az kalsın gülüyordu ama aynı zamanda çok sinirliydi. Bir süre daha arabada durdular. Kadının iyice delirmesini bekliyordu Sercan. Kadın cebinden sigara çıkardı ve bir tane yaktı. Paketi Sercan’a uzattı. Sercan’da bir tane alıp yaktı. Arabanın etrafına insanlar toplanmaya başlamıştı.
‘’Kimdenmiş mesaj?’’
‘’ En yakın arkadaşımdan.’’
‘’ Ne diyormuş?’’
‘’Patronum camdan düşmüş komadaymış.’’
‘’ O nereden öğrenmiş?’’
Kadının cevap verişi çok sakindi. Sercan korkarak soruyordu. Kadından ürkmeye de başlamıştı. Ah Veysel, ne işler açmıştı lale başına.
‘’Çünkü arkadaşım patronumun sekreteri.’’
Bir duman çekti Sercan.
‘’ Hemen haberi oluyor mu öyle sekreterlerin? ’’
Kadın gülümseyerek baktı.
‘’ Aynı zamanda metresiydi.’’
‘’ Vay be, sen de bildiğin halde sustun öyle mi?’’
‘’Hayır size söylemek için delil topladım. Arabanın bagajında, kutuda.’’
‘’ Demek bir de şantaj yapıyorsun en yakın arkadaşına? Stilettolu bir kadına yakışacak şeyler mi bunlar?’’
Kadının yüzünden bir anlık şaşkınlık geçti. Kendini toplayıp sigarasından bir nefes daha aldı. Külleri de araladıkları camdan döküyorlardı.
‘’ En yakın arkadaşım beni geçen ay dolandırıp işten attırdı, arkamdan iş çevirdi, sonra da bir şey olmamış gibi yüzüme bakmaya devam etti. Benim elim armut mu topluyor?’’
Sercan kadının ellerine baktı.
‘’ Sende dedin ki adama söyleyip hem işimi geri kazanayım hem de intikam alayım?’’
‘’ Ne adamı?’’
‘’ Patronun işte.’’
‘’Patronum kadın.’’
‘’Kız eş cinsel mi yani?’’
‘’ Bu kadar mı ataerkilsiniz?’’
‘’ Galiba.’’
‘’Üstelik eşiniz de bir patron olmasına rağmen?’’
‘’Hangi eşim?’’
‘’Sizin de mi metresiniz var yoksa?’’
‘’Benim tek eşim bile yok hanımefendi.’’
‘’ Veysel Bey, ne demek eşim yok. Yol boyu size katlanmak için, çaktırmamak için debelenip durdum. Ama artık yeter. ‘’
‘’ Ne diyorsunuz acaba deli hanımefendi?’’
‘’ Karın diyorum karın, aldatıyor seni, hem de yanında çalışan sekreteriyle, Burak ile. Yani benim en yakın arkadaşım. Eski en yakın arkadaşım yani. Siz beni tanımazsınız. Amacım sizi iş yerinde yardım isteyerek eşinizle yüzleştirmekti. Bu yüzden durağa kadar gelip sizi buldum.’’
‘’ Yani sen yol boyunca beni tanıyordun aslında?’’
‘’ Evet.’’
‘’Ve ona rağmen boğazımı sıktın, laf soktun, konuşup durdun?’’
‘’ Kusura bakmayın Veysel Bey, gerçekten çok özür dilerim. İnanın böyle olsun istemezdim. Kaygı bozukluğum var, gerginim, Çok da sağlam değil psikolojim. Aslında dedim, Burcu kızım dedim, adamı deli edeceksin ama durduramadım da kendimi. Sizde kaşındınız bir yerde ama. Neyse. Eşiniz için de çok geçmiş olsun. Bu şekilde öğrendiniz. ‘’
‘’ Keşke dışından deseydin Burcu diye.’’
‘’Ne fark ederdi?’’
‘’ Belki benim Veysel olmadığımı daha çabuk anlardın. Sercan ben bu arada. Veysel’in yerine bakıyorum bugün. Karısı düştüğü için gelememişti. Yalan sıkıyor sandık ama öğrenmenin farklı yolları da varmış.’’
Kadın şok içinde dinliyordu. Bir süre daha bakıştılar şaşkın şaşkın.
Sercan torpidoya uzanıp kendi sigarasını aldı. Bir tane yakıp kadına uzattı. Etrafta ki insanlar da dağılmıştı. Zaten ara sokaktı.
‘’ Saykodelik müzik ne alaka peki Sercan?’’
‘’ Seviyorum.’’ dedi Sercan. Kadın anladım der gibi kafasını salladı.
‘’ E ne yapalım şimdi Burcu?’’
‘’ Kasko var mı?’’
‘’ Varda, prensesime nasıl kıyıp yaptıracağım bilemiyorum.’’
‘’ Abartma istersen zaten sadece tampon düşmüş. Karşılamazsa ben öderim.’’
Sercan gülümsedi. Rahatlamıştı ya.
Sigaraları bitince Sercan arabandan inip düşen tamponu bagaja attı. Kartonda ıslanmıştı. Ama en azından arabada Veysel’e gidecek belgeler de mis gibi kokuyordu.
Direksiyona tekrar geçti ve kontağı açtı sonra da sordu.
‘’ Nereye gidelim Burcu hanımefendi?’’
Burcu gülümsedi.
‘’ Park et de birer bira içip yemek yiyelim. Aç aç sigara içtik midem bulandı. ‘’
Sercan kontağı kapatıp güldü.
‘’Bagajı alalım mı?’’
Burcu da gülmeye başladı.
‘’Dursun dursun.’’
‘’Sen ikilemeleri seviyorsun galiba.’’
Burcu ceketini çıkarıp omzunun üstüne attı.
‘’Öyle de denebilir.’’
Sercan gülümsedi. Yürümeye başladılar.
Hava tam da arabadan daha çok değer verebileceği birini bulma havasıydı.
Beğendiyseniz beni takip etmeyi unutmayın!
Daha fazla öykü görmek isterseniz yorum yapıp destek olabilirsiniz! 🙂
https://www.youtube.com/watch?v=fNJijaIlMnU