Bu ülke askerî vesayetten ve yargı vesayetinden çok çekti.
Kabul.
Ama…
Zamanın ruhuna istinaden…
Cumhuriyet Halk Partisi’nden şikâyet etmek ve CHP’yi hâlâ darbeci bir parti gibi lanse etmek neyin nesi?
CHP, orduyu “kışkırtıyormuş”!
Yok daha neler!
Erken seçim lafları dolanmakta…
Yasal olarak cumhurbaşkanlığı seçimi, 2023 yılında yapılması gerekir.
Her nedense…
Siyaset sıkıştığında veya ekonomik olarak bir çıkmaza sürüklenildiğinde, gündem değiştirmek maksadıyla birileri ya da bir kurum hedef tahtasına konuyor.
Bugünlerde, her taşın altında CHP’yi arama hastalığı nüksetti.
Bence…
Bunların hepsi bir merkezden kasıtlı olarak tertiplenmekte:
CHP’yi “din düşmanı” parti gibi göstermek…
CHP’yi dinî değerlerimizi aşağılayan bir parti gibi sunmak…
Şöyle iktidara göbekten bağlı gazete ve medya organlarına bir göz atın, hemen hemen hepsinde aynı haber yorumlara rastlamak, şaşırtıcı olmaktan öte insanı düşündürüyor…
Bu ülkede hiçbir kimsenin, diğeri gibi düşünmediği için yek diğerini yaftalama veya kamuoyunun önüne atma hakkı yok.
Dinimiz bizim kutsalımızdır.
Bu dönemde hiçbir kimsenin, karşı taraf addettiği kesimleri hedef göstermesi kabul edilemez.
Türkiye’de artık meşru demokratik rejimin dışındaki bir başka kanallardan iktidara gelmeyi düşünmek, abesle iştigaldir.
Nedense…
En kolay suçlama veya suçlu bulma yolu:
CHP.
Dış karışıklıklar veya dediğim gibi “darbe kışkırtması” tarzı demokratik teamüllerin dışındaki yol ve yordamlarla işbaşına gelme hevesinde olanlar artık avuçlarını yalarlar.
CHP’yi dindar vatandaşlarımıza “düşman” gibi göstermek, kin ve nefret tohumlarının atıldığının dillendirilmesi…
Esasında, bu tür söylemler ve propagandalar, kin ve nefrete neden olmakta. Nasıl olmasın ki?
Cumhuriyet Halk Partisi’ni tek parti refleksleriyle suçlamak, geçmişteki birtakım tatsız hadiseler üzerinden hedefe koymak, siyaset yapımı olarak değerlendirilemez.
“Devlet içinde Devlet” gibi laflar…
Aslında, bu tür kamplaştıran ve toplumu ideolojik saflara ayıran dilin zehir saçması, insanların gözünü karartması…
Bunlar hep birliğimizi ve bütünlüğümüzü hedef almakta.
Ramazan ayındayız…
Daha fazla tefekkür etmemiz gereken, edep ve haya içinde kendimizi sorguya çekmemiz gereken bir ayda…
Hâlâ fitne ve fesat peşinde koşmak…
Neden?
Siyasal ikbal için, bir yerlere şirin gözükmek için…
Ramazan ayı; bölücülük ya da topluma fitne ve fesat katılacak bir ay değil. Bari bu ayda, daha makul ve uzlaşmacı bir dil kullanılsa, toplumumuz da rahat etse…