Kaygılar, endişeler, sanrılar…. boğuluyorum.
Bugün gözlerini açtığında ve bana baktığında anladım ki bu dünyada hala masum ve güzel olabilen şeyler var .
Biz büyükler hangi ara kirlettik bu kadar masumiyeti hangi ara bu kadar hafife alıp görmezden geldik? Üstüne basıp geçtiğimiz kirli bezlere dönüşen toplumsal ilişkilerimizde nasıl sorgulamadık hiç kendimizi …
İnsan kendini bu kadar görmezden gelebilir mi? Tüm hataları başkalarına yükleyip kendini hep aklayabilir mi?
Bugün bir bebeğin bakışında bunu sordum kendime ,biz bu masumiyeti nasıl kaybettik ! Diye .
Biz sanırım etrafımızdaki pembe gözlüklülerin gözlüğünü kırdık, bardağa dolu tarafından bakanın gözlerini oyduk ,biz güzel ve iyiye dair ne varsa biz ki biz açgözlülük ve hırsla örünmüş doyumsuzlar batının hümanizmini yere göğe koyamayan aydınlar yabancılaşmaktan ve yabancılaştırmaktan hiç çekinmedik . Çok bilmiş parmaklarımızı sallayıp ağzımızı kıpırdattığımızda çıkan seslerin nereye çarptığını hiç düşünmedik.
Biz hiç bir bebek gülüşünde kendimizi sorgulamadık . Hiç bir kadın ağladığında , çocuklar açlıktan öldüğünde hiç durmadık hep tükettik hep bitirdik . En sonunda kendi insanlığımızı yedik vahşice katlettik toplumumuza baktığımızda hep altı çizilen kavramlar yarattık herkese bir rol ve görev verdik yapamayınca aşağıladık peki sonunda ne olduk biz Boğulduk!
Vahşice katlettik iyiye ve güzele değen herşeyi ve herkesi şimdi elimizde kalanlarla sızlanıyoruz aslında biz elimizle açtığımız o okyanusun en dibinde boğulmayı çoktan hakettik …