Kara Kediler Uğursuzluk | Şanssızlık Getirir Mi? Tarihi Bir Hata

Kara kedi uğursuzluk mu getirir?

“Kara kedi görmek uğursuzluk getirir” lafını çoğumuz duymuşuzdur peki bu inanış ne kadar doğru?

Batıl inanç mı yoksa somut bir gerçek mi?

İnsanlar ve kedilerin ilişkisi çok eskilere dayanmaktadır. Mısırlılar, erzaklarının büyük bir kısmını saklamak için bazı yöntemler geliştirmişti. Yöntemler geliştirseler dahi bu yiyeceklerin bir düşmanı vardı: Fareler. Mısırlılar evlerinde ve saraylarında kedi besleyerek düşmanları olan farelerden kurtulmayı başardılar. Bundan dolayıdır ki kedi öldürmek cezası ölüm olabilecek ciddi bir suç haline gelmişti. Burdan uzun süre devam eden insan ve kedi dostluğu fazla uzun sürmeyecekti. Milyonlarca kedinin katledildiği Avrupa’yı farelerden insana bulaşan ölümcül bir bakteri büyük oranda bir insan kaybına yol açacaktı. Papa IX.Gregory 1232 yılındaki mektubunda kedileri şeytani bir varlık olarak ilan etmişti. Orta Çağ’da kilisenin kararları halk tarafından sorgulanmadan kabul görür, isyan edip kabullenmeyenler ise pekte iyi olmayan sonlarla karşılaşırlardı.

Kara Kedi Uğursuzluk Mu Getirir?
Kara Kedi

IX.Gregory’e göre Satanist ayinlerinde şeytan kedi kılığına giriyordu. Papa’nın bu akıl almaz çıkarımı yüzünden binlerce kedi ve kedi sahipleri yakılarak infaz edildi. Bazı aristokratlar ve onların kedileri kalmıştı. Bu amansız zulüm ve öfke onları bedeli çok ağır olacak bir tarihe götürüyordu. Bu tarih ise Cengiz Han ile bağlantılıydı. Moğol İmparatorluğunda her 50 kilometrede  bir haberleşme ağı bulunuyordu. Bu haberleşme ağlarından birisi tarihe adını yazdıracak bir olay yaşamaktaydı.

Kara kedi uğursuzluk mu getirir?

Yaşlı bir adam hasta olmuş çaresiz bir şekilde yatarken aynı onun gibi çaresiz olan eşinin ona yardım edişini izliyordu. Eşi onu iyileştirmek için elinden ne geliyorsa yapıyordu fakat tüm bu uğraşma boşa gidecekti çünkü Yersinya pestis adı verilen ve gözle görülmesi imkansız olan pireler tarafından taşınan bu virüs bir pirenin onu ısırmasıyla yaşlı adamın vücudunu ele geçirmişti.

Yaşlı adamın cildindeki kabarmaları gören eşi şaşkınlık ve dehşet içerisindeydi. Yaşlı adamı ısıran pire aynı şekilde eşini de ısırdı ve onuda bu virüs ile baş başa bıraktı. Pireler, bu hastalığı yalnızca insanlara bulaştırmıyordu, farelerde bu hastalık için ideal bir barınma yeriydi. Durum bu hale gelip hastalığın farelere de bulaşmasıyla bir zamanlar büyük oranda ticaret yollarına sahip olan Moğolistan, hastalık yayan bir imparatorluk haline gelmişti. Kırım’ın Kefe şehri Cengiz Han’ın son torunlarından olan Canıbek’in yapacağı şey ile adını bir ilke yazdıracaktı.

İlk biyolojik silahın kullanıldığı bir saldırıya sahne eden bir şehir olarak. Canıbek ve ordusu, Moğolistan’ın sınırlarını genişletmek için Kefe şehrinin surlarına kadar gelmişti. Bu sıralarda ise ordularında bu süregelen hastalık hızlıca yayılmış ve bir  kısmını ise öldürmüştü. Bu durumu gören Canıbek’in aklına enteresan bir o  kadar da gaddarca bir fikir gelmişti. Hastalığı kapmış ve ölmüş insanların cesetlerini mancınıklarla surların içine doğru fırlattırmıştı. Bu durum ise surların içindeki hayatı bir kaosa döndürmüştü. Surların içindeki halk hızlıca yayılan bu hastalıktan kaçmak için Avrupa’ya yola koyulmuşlardı, hesap etmedikleri bir şey vardı. Avrupa’ya kaçmak için bindikleri gemilerde onlarla beraber seyahat eden bir misafirleri bulunuyordu. 

  Farelerin vücuduna girmiş olan hastalık. Gemiler limana yaklaştığında bu ticaret gemilerinden bir şeyler satın almak adına herkes limanlara akın etmişti. Bunun sonucundaysa hastalık birden yayılmaya başlamıştı. Dönemin Avrupası, kalabalık şehirler, hastalığın yayılması için müsait ortamlar ve lağımların fazlalıklı olduğu bir yer olduğu için hastalık kolaylıkla yayılıyordu. Bu önlenemeyen yayılmanın sebebini bulmak için dönemin önde gelen hekimleri çalışmalar başlatmış fakat ne ortaya çıkma nedenini ne de nasıl geçeceğini bulamamışlardı. Tedavisi bulunamayan bir hastalığın pençelerinde kayan hayatlar, yarım kalmış hayaller.

  • Yazılarımız ilk olarak kendi sitemizde CT Yayın’da yayınlanmaktadır. Bize katılmak isterseniz eğer mail atmak veya iletişimden yazmanız yeterli olacaktır.
  1. Kaynak: TRT Belgesel Dünya Tarihinin Dönüm Noktaları Bölüm 7
  2. Isabella Mendes adlı kişinin Pexels‘daki fotoğrafı
Ceyhun
Ben Ceyhun. 18 yaşındayım. Yazar hayatıma sekizinci sınıfta başladım. O zamanlar kısa hikayeler yazıyor ve onları bir platformda yayınlıyordum, aynı zamanda o platformda bulunan hikayeleri de okuyup kendimi geliştirirdim. Şuan da kendi e-kitabımı yazıyorum ve bu tarz platformlar da yazılar yazıyorum, ayrıca kendi sitemde de bu tarz yazılar yazarak paylaşıyorum. Şuan yolun daha çok başındayım fakat her gün kendimi daha çok geliştirmek için çabalıyorum. Şuan amatör olsam bile ileri de bu işte profesyonel olmak istiyorum.
Subscribe
Bildir
1 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Lingua Franca: Kültürler Arası İletişimde Köprü Bir Dil
Lingua Franca

Lingua Franca: Kültürler Arası İletişimde Köprü Bir Dil

Sonraki
Kara Kabanlı Adam (1.bölüm)

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.