Merhaba son zamanlarda Netflix’te çok ses getiren yapımlardan birinden bahsedeceğim. Ben iki filmi art arda izledim, zaman atlaması ve beklemeye pek tahammülüm yok. Öncelikle filmlerde genel bir uzayda yaşam, dünyalar savaşı gibi klasikleşmiş unsurlar olduğunu söylemeliyim. Biraz Star wars evrenini anımsatan biraz da yine son dönemde popüler olan Dune filmini anımsatan kısımlar ve karakterler de gördüğümü söylemeden geçemeyeceğim. Karakterlerin birlikte bağ kurmasını, ev arayışını ve ev kavramının aslında ne olduğunu, dostluğu, aşkı, ihaneti ve sadakati derinden irdeleyen bir film serisi olmuş. Özellikle Kora karakterinden fışkıran güç hoşuma gitti ve bu tarz filmlerde daha çok kadın başrol görmek istediğimi fark ettim. Eğer siz de seviyorsanız Netflix’te izleyebileceğiniz My Name dizisini öneririm..
İlk film gezegenlerin, evrenlerin ve orada yaşayan halkların, krallığın, ihanetin ve direnişin ön planda olduğu bir tanıtım filmi gibiydi. Sanki bizi evrene aşina etmek için çekilmişti ilk yarısı, filmin uzun kısmı karakter tanıtımlarıyla geçti.. Sonuna doğru beni ters köşe eden birkaç olay olduysa da çok şaşırtıcı olmadığını söylemeliyim. olaylar ve sonuyla ilgili fikirlerimi en alta spoiler kısmına ekleyeceğim, bakabilirsiniz..
Ben ikinci filmi yani Scargiver’ı daha çok beğendim, daha aksiyon içeren bir yapısı vardı. Ama pek çok film gibi bu da birkaç karakterin üzerinden kurgulanmış hayatta kalım ve savaş kurgusuna dönünce biraz da sıkıldım. Bununla ilgili fikirlerimi de spoiler kısmına daha detaylı yazacağım. kısacası bilim kurgu tadında bir akşam geçirmek isterseniz ve bunu iyi bir görüntü kalitesi, çok iyi ve birçok dizi filmden tanıdığımız oyuncularla ve iyi seçilmiş şarkılarla taçlandırmak isterseniz güzel bir seri olmuş, ama çok farklı bir şey beklememenizi öneririm.
Şimdi gelelim SPOILER kısmına..
Öncelikle ilk filmde Kora’nın hikayesinin anlatımı, çocukken yaşadıkları, sonradan Cassius’u bir baba gibi görmesi ve ona sorgulamadan sadakat etmesi, sonrasında ne olduğunu bilmesek de uzayın en çok aranan kaçağı olması güzel bir hikayeydi. Ve yıllar sonra evim diyebileceği bir yer bulduğunda orayı korumak için bu yolculuğa çıkışı çok güzeldi. O yolculuk kısmıyla ilgili eksikler de vardı, öncelikle ayrı gezegenlere gidip o evrenlerde en güçlü, en acımasız, en zeki görünen kişilerden bir takım kurmak akıllıcaydı ama ortada bir güven esası olmadan bu kişilerin sadece intikam konusuyla bir araya gelişi biraz zorlama gibi geldi bana. Ve filmin sonlarına doğru Kai’nin bu gruba ihanet edeceğini hepimiz anlamışızdır. Kora gibi geçmişinde askeri eğitim almış ve liderlik yapmış birisinin hiç sorgulamadan ona güvenmesi beni şaşırttı… V yine Gunnar.. hepimiz biliyorduk aşık olduklarını ve onu kurtaracağını. İlk filmin beni çok şaşırtmadığını söylemeliyim.
İkinci filmde de bu hikayenin devamı, Atticus’un intikam alma çabasıyla verdiği yanlış kararlar ve hiç dinmeyen hırsı (her ne kadar kötü adam takıntımızı alevlese de), köylülerin evlerini korumak için yaptığı stratejiler ve Kora’nın neden evrende en çok aranan kaçak durumuna düştüğü üzerine durulmuş. Köylülerin general titusun fikirlerini dinleyerek birlikte direnmek için hazırlık yaptıkları sahneleri çok beğendim. Ama bu dahi generalin kadın ve çocukları tek bir ambarda toplama fikri biraz bayağı geldi. Ve her nasılsa hiç askeri eğitim almamış, basit bir çiftçi diyebileceğimiz adamın her defasında Kora’yı kurtarması da garipti. Ama hikayelerde aşk biraaz da böyledir, galiba hep imkansızı düşlediğimizden.
Ana karakterlerden gördüğüm Nemesis karakterine seçilen şarkılar, savaşma biçimi, çocuklarla olan yakınlığı ve kendini feda edişi en çok aklımda kalan sahnelerdendi. Ayrıca Bae Doona’yı (Nemesis) Sense 8 dizisinden tanıdığımı ve bu yüzden filmin başından itibaren sempatimi kazandığını da söylemeliyim. Sense 8, güçlü kadınlar ve yarım kalan hayallerim..
Ve özellikle filme dair beni en çok etkileyen şeyi söylemeden geçemeyeceğim. Evet filmdeki bütün oyuncular güzel bir performans gösterdi ve köylülerin evlerini korumak için gösterdiği fedakarlıklar, direnişçilerin ne için direndiklerini gerçekten anladığıız sahneler çok duygusaldı da ama sadece sesiyle yüz ifadesini bile görmeden karakteriyle içimizi ısındıran, her zaman seçim yapabileceğimizi gösteren, umut veren ve duygularında kaybolduğumuz Jimmy karakteri en sevdiğim karakterdi. Ve tabi ki tartışamayacağım usta oyunculuğuyla Anthony Hopkins’in sesinden Jimmy’nin yaşadıklarını dinlemek, bağ kuruşunu izlemek çok güzeldi..
Özetleyecek olursam çok iyi ve çok doğru seçilmiş bir oyuncu kadrosuyla değişik evrenlerde geçen bir aksiyon izlemek isterseniz tam size göre..