J.J. Abrams’ın yarattığı dünya Lost.
2004 yılında yayınlanmaya başlayan dizi, o zamanlarda büyük bir merakla forumlarda üstüne teoriler üretilerek izleniyordu. 6 sezon süren bu başyapıt, finaliyle bazı izleyicileri hayal kırıklığına uğratırken bazılarını da unutamayacakları bir diziyle baş başa bırakmıştı. Televizyon tarihinin en pahalı dizilerinden biri olmuştu.
Lost izlemeyenlere tam olarak anlatılabilecek bir dizi değil. Çünkü içerisinde çok fazla kilit nokta var.
Lost izleyicilerinin dinlerken duygulanacağı parçayı bırakarak diziyi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım ve üzülerek söylüyorum ki bunu spoiler vermeden yapamam..
https://www.youtube.com/watch?v=UvdI_HeUHSU
Başlıyoruz.
Sydney’den Los Angeles’a giden Oceanic 815 uçağının bir kaza sonucunda adaya düşmesiyle başlıyor. Düşen bu uçaktan sağ kurtulanların hayatta kalmaya ve adadan kurtulmaya çalışmasını izlerken adeta siz de orada gibi hissediyorsunuz. Kurtulanların bulunduğu bu ada gizemlerle doluydu ve her yeni bölümde bütün karakterlerin hayatını görebiliyoruz. Herkesin kendince sorunları, sıkıntıları var. Dizide ana karakter diyebileceğimiz biri bence yok. Çünkü çoğu karakterimiz ana karakter olarak ön planda bulunuyor. Fakat ilk bölümlerde ana karakter olarak Jack çok öne çıkıyordu. Adeta kurtulanların lideri gibiydi.. Dizide çok fazla flashback var. Her bir karakterin kazadan önceki yaşamlarını izliyoruz ve aslında kurtulanlardan izlediğimiz hayatların çoğunun ortak noktası mutsuz, sıkıntılı aile hayatları, hastalıkları olması. Buradan sonra kurtulanlara Lostie diyeceğim.
Adada Black Smoke adı verilen bazıları için canavar olarak geçen dumandan kaçmalarını ve aynı zamanda önceden adada bulunan others dedikleri diğerleri ile olan uyuşmazlıkları izliyoruz. Diğerleri, Lostie’lerden çocuk olanları kaçırıyor ve aynı zamanda Ethan adında birini Lostie’lerin arasına gönderiyor. İçlerinde hamile olan Claire’yi kaçıran Ethan, Charlie tarafından öldürülüyor. Sayid adındaki karakterimiz sahilde bir kabloya rastlıyor ve adım adım tuzağa doğru gidiyor. Tuzağa yakalandığında 16 yıl önce bir gemi kazasıyla adada mahsur kalan Fransız kadın Daniele Rousseau ile karşılaşıyor. Yani anlayacağınız adada sadece Lostie’ler ve Diğerleri yok. Diğerleri 16 yıl önce Daniele’in de bebeğini almış. Öte yandan John Locke ve Boone ormanda bir kapak buluyor. O kapağı açmak için uzun uğraşlar veriyorlar fakat başaramıyorlar. Bazıları da sal yaparak adadan kurtulmak için çabalıyor. Yani herkes bir şeyler yaparak kurtulmak adına umudunu diri tutmaya çalışıyor.
İlk sezonun son bölümünde Jack ve Locke, Black Rock adlı çok eski bir gemiden Daniele sayesinde buldukları dinamitleri alarak kapağı patlatıyor. Diğerleri adını verdikleri grup ise sal ile kaçmaya çalışan Michael’ın oğlu Walter’ı kaçırıyor. İlk sezonu soluksuz bir şekilde izlerken 2.sezonda yavaşlayabilirsiniz.
Buradan sonrası gerçekten spoiler!!!
Bütün diziyi anlatamayacağıma göre final hakkında konuşuyoruz.
6 sezon boyunca yaşananlar rüya mıydı?
Tabii ki hayır. Her şey gerçekten yaşandı ve karakterler adaya düştüklerinde ölü değildi. Dharma istasyonunu patlattıktan sonra hepsinin paralel evrendeki hayatını gördük. Uçak adaya düşmeden önceki mutsuz, sıkıntılarla dolu hayatlarının askine mutlu bir aileye sahip, işlerinde başarılı olduğu hayatları izledik.
Peki ya kilisede buluşanlar ölü müydü?
Bence evet. Adada hayatları sona eren ya da adadan kurtulduktan sonra hayata veda edenlerin buluştuğu ortak bir noktaydı. Fakat J.J Abrams’ın söylemiyle; Aynı ekip adadaki varlığını sürdürdü. Fakat başka bir tarihe geçtiler. Çünkü bulundukları zaman dilimini Dharma istasyonunun imha edilmesiyle durdurdular. Yani aslında bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Dikkat ederseniz adadaki bazı karakterler kilisede yoktu. Kısacası; iki evren birleşti.
İzleyenlerin fark edebileceği detaylardan biri; karakterlerin isimlerinin birçok ünlü filozof, düşünür ve yazarlara gönderme olduğudur.
- Danielle Rousseau (Jean-Jacques Rousseau)
- Desmond Hume (filozof David Hume)
- Juliet Burke (filozof Edmund Burke)
- Daniel Faraday (fizikçi Michael Faraday)
- Eloise Hawking (fizikçi Stephen Hawking)
- George Minkowski (matematikçi Hermann Minkowski) gibi.
Lost büyük gizemlerle dolu bir diziydi. Ben finali sevenler tarafındayım. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bunu söylemeden gitmek istemiyorum. See you in another life brother!