İlk Kimin Işığı Sönecek?

İlk Kimin Işığı Sönecek?

Son günlerde gündemimizi ele geçiren bir konu var. Türkiye yargısının en üst mahkemesi olarak bildiğimiz Anayasa Mahkemesi ve Türkiye’nin en olaylı bakanı olan Süleyman Soylunun başında bulunduğu İçişleri bakanlığı arasında bir kapışma var. Güvenlik soruşturmasının, Anayasa Mahkemesi tarafından indirgenmesi Süleyman Soylu tarafından şiddetle karşılanmıştı. Bakana göre bu karar sonucunda devlet yapısı ve bürokrasisi içerisinde terör örgütü üyelerinin sayısı çoğalacak ve sonucunda devlet içerisinde düzensizlikler olacaktı.

İlk olarak burada başlayan anlaşmazlıklar yerini çocuk gibi mesaj üzerinden kapışmalara bıraktı. Türkiye tarihinde her zaman darbe ve ihtilal olarak algılanan ‘Işıklar Yanıyor’ ifadesi gerginliği tavan yaptırdı. Devletin en üst mahkeme üyesinde bulunan ve yıllardır hayatını yargıya adamış, Türk askeri ve siyasi tarihine hakim birinin yapmaması gereken bir paylaşım olarak bunu niteleyebiliriz. Amacı çok büyük bir ihtimalle “biz en yüksek yargıyız Sayın Soylu akıllı ol!” mesajı vermek değildi, ben öyle düşünüyorum. Öyle düşünmek de istiyorum. Sonuçta yargı bir erk organı olarak bağımsız olmakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti hukuk kurallarına tabi olmak zorundadır.

İlk Kimin Işığı Sönecek?

Bu paylaşım çok geçmeden tepki almaya başlamıştı ki, sahneye hemen Türkiye Cumhuriyet tarihinin en ön planda olmayı seven siyasetçi-bakan dediğimiz Süleyman Soylu bey çıktı. Hemen karşı bir paylaşım ile kendilerinin ışıklarının hep orada olduğunu söyledi. Adeta Anayasa Mahkemesine olan nefretini artık fiili olarak ortaya dökmüş oldu. 3.Dünya ülkesi seviyesinde olan Yargı vs Yürütme kavgası çok enteresan bir durum.

Olay şu ki; Cumhurbaşkanı 15 üyesi olan Anayasa Mahkemesine 12 üye seçiyor. Diğer taraftan da İçişleri bakanını atayan kişi yine Cumhurbaşkanı Erdoğan. Yürütme tarafından seçilen bu iki kurumun birbirleri ile kıyas ve büyüklük mücadelesine girmesini anlamak çok zor. Yargı kendi işi, Sayın Soylu da kendi işi ile uğraşırsa bu çağ dışı kavgaları ortadan kalkacaktır diye düşünüyorum. Yukarı da Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan bu paylaşımı ilk olarak eleştirdiğimizi görebilirsiniz. Bir taraftan Sayın Soylu’nun da hataları çok. Düşünün ki bir bakan siyaset yapıyor, partiye bağlı oluyor, yetmiyor bakan olmasına rağmen miting yapıyor, yetmiyor belediye başkan adaylarına terörist damgası vuruyor ve en sonunda da Türkiye’de sözde bağımsız olan Anayasa Mahkemesi ile münakaşaya giriyor. Hukukun , siyaset malzemesi yapılmaması gerektiği yerde, Sayın Soylu her bulduğu mikrofonda Anayasa Mahkemesine sallıyor ölçeksiz bir şekilde.

Geçen nisan ayında yaşanan skandal sonrası istifası gündeme gelen Soylu istifa etmemişti. Tiyatro veya göz boyama mıydı bilmiyoruz ama bu skandaldan ders çıkarılmadığını görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bakanın yargı ve siyaset ile meşgul olup, münakaşaya girmek yerine, Türkiye’nin önemli idari ve içişlerini çözüme kavuşturmasını bekliyoruz kendisinden..

Hem mahkeme hem bakanlık tarafından yapılan hatalar sonucu 3.Dünya ülkesi tartışmaları ile yine gündemimiz doluyor. Peki kimin ışıkları daha çok yanar? Mantıklı baktığımızda Anayasa Mahkemesi dediğimiz olgu,makam,mevki kolay kolay değiştirilmesi mümkün olmayan bir yer. Zaruri halk oylaması sonucu Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı tarafından üyeler değiştirilebilir. Ama mecliste iktidar partisi ve ortağı Mhp içinde yeterli sayısının çıkması imkansız. Onun için mahkeme üyelerinin çok olağanüstü durumlar olmadığı sürece ışıklarının yanacağı kesin gibi.

Sayın Soylu arkasına milliyetçi-muhafazakar dediğimiz kısımdan oldukça kitle toplamış durumda. Bunu istifa sürecinde de gördük. Asıl amacı siyaset içinde olup Erdoğan’dan sonra Akp başına geçmek gibi gözükse de , Erdoğan’dan sonra siyaset yapmayacağını ısrarla belirtti kendisi. Bunu zaman gösterir. Türkiye siyasetinde kabine anlık olarak değişebilen bir olgu. Bugün olan bakan yarın olamayabilir. Sayın Soylu bir kitle edinmiş olsa da bu kadar popülarite, bu kadar çekişme ve her mevzuya şiddetle karışma huyu Cumhurbaşkanının canını sıkıyor olabilir. Sonuç olarak bu ışıklar iki taraf içinde bir süre daha yanmaya devam edecek gibi gözüküyor. Peki sonunda kazanan kim olacak? İşte bunu zaman gösterecek…

Genç Siyaset
22 yaşındayım. Marmara Üniversitesi Ekonomi, İstanbul Üniversitesi Siyaset bilimi öğrencisiyim. Ekonomi ve siyaset alanında gündeme ilişkin yazılar yazıyorum. İlginiz için teşekkürler...
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
23.Biyomedikal Mühendisliği: Yani ne iş yapacaksın bitirince?

23.Biyomedikal Mühendisliği: Yani ne iş yapacaksın bitirince?

Sonraki
BIKTIM…

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.