Muharrem Ayı vesilesiyle geçtiğimiz gün olan,
Aşure Günüyle ilgili kıssadan hisse…
Bugün:
- Allah, Hz. Musa’ya ( A.S ) Aşure Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak firavunun takibinden O’nu ve inananları kurtarmıştır.
- Hz. Nuh’un (A.S) gemisi Cûdi Dağının üzerinde karaya Aşure Gününde oturmuştur.
- Hz. Yunus’un (A.S) balığın karnından kurtuluşu Aşure günü gerçekleşmiştir.
- Hz. Âdem’in (A.S) tevbesi yine Âşûre günü kabul edilmiştir.
- Hz. Yusuf (A.S), kardeşleri tarafından atılmış olduğu kuyudan Aşure günü çıkarılmıştır.
- Hz. İsa (A.S) bu günde dünyaya gelmiş ve bu gün semâya yükseltilmiştir.
- Hz. Davud’un (A.S) tevbesi bu günde kabul edilmiştir.
- Hz. İbrahim’in (A.S) oğlu Hz. İsmail bu günde doğmuştur.
- Hz.Yakub’un (A.S), hasretinden dolayı kapanan gözleri bu günde görmeye başlamıştır.
- Hz. Eyyûb (A.S) hastalığından bu gün şifaya kavuşmuştur.
- Ayrıca, Hz. İbrahim’in bu günde ateşten kurtulmuştur.
- Hz. Yakub’un, oğlu Hz. Yusuf’a bu günde kavuşup vuslat-ı hasret gidermiştir.
Geçmiş tarihlerden beri gelenekleşmiş aşurenin temeli Hz. Nuh’un gemisinin karaya oturduğu güne dayanır:
O gün gemide kalan kısıtlı miktardaki son erzakların karışımından bir yemek yapılmıştır. Aşure o günden beri birbirimizi hatırladığımız gelenek hâline gelmiştir. Böyle günlerde aşure eş,dost kapısı çalmanın bahanesi olmuştur âdeta.
Peki nedir elimizdeki kısıtlı malzemeyle güzel bir yemek yapabilmek?
Elimizdekilerle ne derece yetiniyoruz aza ne kadar kanaat ediyoruz?
Hanımlarımız daha iki yıl önce aldıkları ev eşyalarını beğenmeyip bunları değiştirmek yerine bu eşyaları ev halkının güzel anılarına tanık olan birer şahit, hatıra gözüyle bakabiliyorlar mı? Biz, daha dün giydiğimiz elbiseyi beğenmemekten, yılarca kullandığımız arabamız dururken son model arabayı almanın peşinde koşmaktan kendimizi alabiliyor muyuz ? Bunun yerine hepimizin geleceği olan çocuklarımızın eğitimine yatırım yapmayı veyahut ihtiyacı olan birinin elinden tutmayı aklımızın ucundan geçirdik mi? Çocuklarımızın eğitimi demişken bırakın onları pahalı oyuncakların hülyalarından kurtarmayı ellerinde oyuncak hâline getirdikleri akıllı telefonların taarruzundan kurtarabiliyor muyuz onları? Haftalık harçlığını beğenmemek yerine elindekiyle yetinmeyi veyahut harçlığının bir kısmıyla sınıfındaki arkadaşına veyahut yolda gördüğü muhtaç birine yardım etmeyi aşılayabiliyor muyuz onlara?
Su gibi akar durur zaman, tutmak istesen tutamazsın.
Boş zaman diye ad taktığımız zamanı ilk başta kendimize, sonra ailemize ve topluma faydalı olacak şekilde verimli kullanabiliyor muyuz?
Önemli vaktimizde kendimize yeterli derecede vakit ayırabiliyor muyuz? Boş vakit dediğimiz bir zamanda yürüyüşe çıkıp veyahut bir köşeye çekilip kendi iç dünyamızla yüzleşebiliyor muyuz? En azından sosyal sorumluluk toplum projelerinde yer alıp bununla ilgili toplumsal etkinliklerde kendimize yer bulabiliyor muyuz, buna vakit ayırabiliyor muyuz? Yoksa malayani şeylerle uğraşıp zaman israfı mı yapıyoruz? Tabi her şeye kararında zaman ayırabilmeli. Öyle ya gereğinden az pişirirsek çiğ kalır aşure; gereğinden fazla pişirirsek bu sefer yanar, ağzı yakar aşure.
En başta zamanı akıllıca kullanarak eldeki kısıtlı maddi ve manevi imkânlarla güzel bir netice icat edebilmektir aşuredeki mana.