Emperyalizm Sol Jargona Göre Tanımlanamaz Çin emperyalisttir

Emperyalizm kavramı  Marksizm’e göre tanımlanamaz, Marksist dinozorların devrimci teorisine  göre  bir  tanımlama yapmak gerçekleri yansıtmaz, Marksizm bir bilim değildir.

Emperyalist olmak için  Marksistlerin ezberlerindeki gibi  emperyalist olmak için dev tekellerle anlaşma hazırlamak değil dünya çapında faaliyet gösteren ve rekabet eden dev tekellere sahip olmak gerekmez.

Bugün Çinin  hegemonik gücü Asya ile sınırlı değildir. Balkanlar’dan Güney Doğu Asya’dan  Afrika’ya kadar  emperyalist yatırımlarla başlamamıştır. , Afrika’da katliamcı diktatörlerle destek karşılığı pazarlarda imtiyaz elde ediyor.”

 Çin’in finansal yapısındaki zayıflıklar  emperyalist karakterini ortadan kaldırmaz. Emperyalizmin hiyerarşik bir dünya sistemi olduğu gerçeği belirleyicidir ve bu hiyerarşinin herhangi bir noktası, sistemin temel özelliklerinin dışına çıkarılamaz. Çin Halk Cumhuriyeti başat emperyalist ülkelerle kıyaslandığında ciddi zayıflıklar göstermelerine karşın küçümsenmeyecek ekonomik potansiyele, güçlü tekellere, gelişkin askeri olanaklara, köklü siyasi ve diplomasi geleneğine bağlı olarak giderek müdahale yeteneği artan emperyalist ülkedir.

Çin’  bir uluslar hapishanesidir . Han ulusal hakimiyeti olduğu kuşku götürmez bir  gerçektir.. Bu bakımdan Çin  İşgali   altında yaşayan Uygurların  Tibetlilerin, Moğolların,Mançuların kendi kaderlerini tayin hakkı dahil haklarına sahip çıkmak gerekir.

Çin,Hindistan, Nepal, Bhutan, Laos, Moğalistan, Myanmar, Tayvan, Filipinler, Endonezya, Vietnam, Malezya, Japonya, Rusya, Güney Kore, Kuzey Kore, Singapur, Brunei…  Kazakistan, Tacikistan..vs  bu ülkelerin hepsinden toprak talep ediyor Bazılarının  saçmasapan iddialarla  tarihsel  Çin toprağı olduğu tezini  ileri sürüyor  (  Tüm Batı Türkistan  cumhuriyetleri). Bazılarıyla karada  bazılarıyla  denizde askeri gerginlik yaşıyor. 

Çin’in saldırgan ekonomik-askeri stratejisinin siyasi literatürde tek adı vardır: Çin Emperyalizm, Çin ırkçılığı ,Çin yayılmacılığı Asyanın  başına  beladır. 

HİNDİSTAN

Çin’in Hindistan’a yönelik toprak talepleri 1960’lara kadar gidiyor. Doğu Türkistan’ın sömürgeleştirilmesinden sonra Doğu Türkistan’ın tarihi toprakları Aksay üzerinde de Çin iddialarını ilan etti. Bu sırada 38.000 km2’lik bu bölge Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir savaşının konusuydu. Çin ordusunun Aksay’ı işgaliyle birlikte 1962’de Keşmir üçe bölündü. Çin’in hiçbir tarihi ve hukuki hakkı olmayan bölgenin elde edilmesi Hindistan-Pakistan savaşı değerlendiren bir fırsatçılıktan başka bir şey değildi. Hindistan Ordusu ise Çin Ordusu arasında çıkan savaşta 6.000’i aşkın insan öldü. Çin sadece Aksay ve Keşmir’i değil Hindistan’ın doğusundaki 58 bin km2’lik Pradesh Bölgesi’ni de işgal etti. Ne Aksay ne Keşmir ne Pardesh’de Çince konuşan tek bir kişi var. Çin’in Aksay için iddiası Doğu Türkistan üzerindeki işgalinden kaynaklandığı gibi, Pardesh’i de Tibet’in bir parçası olarak görüyor. Yani “Tibet benim olduysa Pardesh de benimdir” gibi bir mantık. Çin Pradesh’in bir kısmından geri çekilse de burada da Keşmir’de de Hindistan ile çatışmalar aralıklarla devam ediyor. 1967 ve 1987’den sonra  2017’de tekrar alevlenen son çatışmalarda iki taraftan 50’yi aşkın kişi öldü. Asya’daki en büyük savaş tehlikesi bu iki ülke arasında bekleniyor.

RUSYA

Çin Halk Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği arasında hem Batı’da Türkistan topraklarında hem Doğu’da Mançurya sınırlarında hem de Pasifik’te adalarda yaşanan askeri çatışmalar 1969’da savaşa dönüştü. İki taraftan 1.200’e aşkın askerin öldüğü savaş bir yıl sürdü. 2008 yılında imzalanan sınır anlaşmasına kadar iki ülkenin sınırları hâlâ belirsizdi. Rusya bugün Çin’i hâlâ Sibirya’ya milyonlarca kaçak işçi ve tüccar göndermek ve demografik dengeyi bozarak, toprak iddialarında bulunmakla suçluyor. İki ülke arasına deniz ve kara sınırı gerginliği devam ediyor.

VİETNAM

Fransız ve ABD sömürgecilerini ülkesinden kovan Vietnam halkı savaş bitince ne yazık ki barış ve özgürlüğe yine kavuşamadı. Çin ile ABD arasında kurulan beklenmedik ittifak sonucunda Vietnam’daki rejimin “istikrarsız” olduğunu ve Han azınlığının haklarını korumaları gerektiğini ileri süren Çin, 200 bin kişilik birlikle 1979’da Vietnam’a girdi. Savaş 3 hafta sürdü. Kısa bir savaştı ancak çok kanlıydı. Kahraman Vietnam Halkı Çinli işgalcileri de ülkesinden kovdu. Yaklaşık 50 bin Vietnam askeri ve 70 bin milis vatanlarına giren son işgalcileri kovmak için hayatını kaybetti. Çin saflarında ise 40 bine yakın kayıp vardı. Bugün Çin’in hem karada hem de denizde Vietnam’a karşı kuşatması devam ediyor. Çin kendi sınırlarından binlerce deniz mili uzakta inşa ettiği onlarca yapay adayı bahane ederek Vietnam’ın deniz sularının kendisine ait olduğunu iddia ediyor.

BUTAN

Hindistan ve Çin arasında kalan ülkenin Çin ile olan 477 km’lik sınırını Çin askeri birlikleri sıklıkla ihlal ediyor. Küçük ülkenin topraklarının yaklaşık 150 km karelik bir bölüm Çin işgali altında. Çin Butan’ın Tibetli ayrılıkçılara destek verdiğini ileri sürüyor ve sınır ihlallerini bu iddialarına dayandırıyor. 1986’dan beri ilk kez 2020 yılında Çin tekrar Butan ile sınır sorunu olduğunu ve Cherkip Gompa, Dho, Dungmar ve Gesur bölgelerinde hak iddia ettiğini ilan etti.

NEPAL

1950’de Tibet’in işgal edilmesinden sonra Çin Komünist Partisi, Butan, Nepal ve Burma’nın da (Myanmar) Tibet sınırları içinde olması yani Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlanması gerektiğini iddia etti. Nepal Hindistan’ın desteğini alarak uzun yıllar toprak taleplerine direndi. Everest Dağı üzerindeki iddialarını zamanla terk eden Çin son yıllarda Nepal sınırını yeniden değiştirmeye çalışmaya başladı. Pekin 22 Haziran 2020’de Nepal’in Rui köyünün artık Çin toprağı olduğunu ilan etti. Bu tek yanlı ilhakı Nepal kabul etmese de çok bir şey yapamadı. İki ülke arasındaki sınırlar nehirlerle çizilmiş durumda. Çin mühendislik teknikleriyle bu nehirlerin yatağını değiştiriyor ve sadece 2019 yılında 36 hektar Nepal toprağı bu yolla ilhak edildi.

MYANMAR

Komünist Çin ile Milliyetçi Çin güçlerinin Burma topraklarında verdiği 2.000’i aşkın kişinin öldüğü savaştan sonra 1960 yılında iki ülke 2185 km’lik sınırlarını belirleyen bir anlaşma

düzenledi. Ancak Myanmar hükümeti Çin’i Kokang’da yaşayan Çin azınlığın ve Arakan’daki Müslüman azınlığın silahlı örgütlerini desteklemekle ve Myanmar’ın toprak bütünlüğüne saygı duymamakla suçluyor.  Diğer yandan Myanmar’ın ekonomisi de ordusu da Çin’e bağımlı durumda. Bu yüzden askeri idare de sivil idare de Çin’in Myanmar üzerindeki vesayetine karşı çıkamıyor. 2011’deki özelleştirme reformuyla birlikte ülkedeki bakır madenlerini ele geçiren Çin firmalarının yarattığı çevre kirliğini protesto eden yerel halkın ve köylüleri Çinli işçiler ve polis gücü fosfor bombalarıyla bastırdı. Yüzlerce protestocu bu kimyasal saldıralar yüzünden kalıcı olarak yaralandı

.LAOS

Çin’in “Laos’un tarihsel olarak Çin’in bir parçası olduğu” iddiası devam ediyor. Laos ve Vietnam’da ABD işgali boyunca ABD tarafından desteklenen Hmong etnisitesine dayanan “CIA’nin gizli ordusu”, Çin’in Vietnam işgali boyunca tarafsız kalan Laos’u cezalandırmak için Çin tarafından himaye edildi. Hmong isyanı bastırıldıktan sonra 1989’de Çin ile ilişkiler normalleşti ancak Çin, Laos’un içişlerine müdahale etmeye devam ediyor.

MOĞOLİSTAN

Moğolistan’ın Çin’den 1911’de tekrar bağımsızlığını kazanmasında sonra kendi içinde yaşadığı iç çatışmaları fırsat bilen Çin ülkenin tam 1 milyon 183 bin km2’lik bir kısmını İç Moğolistan Otonom Bölgesi adı altında ilhak etti. Bugün bu bölgede artık Moğol halkı azınlık konumuna düştü ve büyük kısmı dillerini konuşamıyor bile. En son 2015’te küçük çaplı bir çatışmaya yol açan Moğolistan ile Çin arasındaki sınır sorunu ise devam ediyor. Moğolistan ülke içindeki kaçak Çinli göçmenlerin ve Çin firmaların işlettiği madenlerde sadece Çinli işçilerin çalıştırılmasının ülkenin demografik yapısını bozmasından endişe ediyor. Soğuk Savaş yılları boyunca Çin’e karşı Sovyetler Birliği’nin desteğini alan Moğolistan şu anda ticari ve ekonomik olarak tamamen Çin’e bağımlı konumda.

PAKİSTAN

Pakistan kendi vatanı olarak gördüğü Keşmir üzerindeki Çin işgalini tanıdı. Buradaki amaç Hindistan’a karşı Çin’in desteğini almaktı. Özellikle Kissenger-Mao ve Nixon-Mao görüşmelerinden sonra Pakistan-Çin ilişkileri daha da ilerledi. Pakistan’ın atom bombası programında Çin ile ABD’nin ortak katkısı vardı. Ancak özellikle 11 Eylül’den sonra Pakistan gittikçe Çin’in yarı sömürgesi konumuna gelmeye başladı. Dünyanın en büyük limanlarından Gwadar’ın inşaatı bizzat Çin tarafından üstlenildi. Burası Pasifik’te kendisini kuşatılmış hisseden Çin’in Hint Okyanusu’nda askeri ve ticari üssü olacak. Çin bu yaşam alanını tehdit

edecek her engeli ortadan kaldırmak istiyor. Doğu Türkistan’da “nihai çözüm” arayışı Gwadar’ı hedef alan Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nun bir an önce tamamlanma hırsıyla at başı gidiyor.

ÇİN’İN DENİZLERDE TALEPLERİ: TAYVAN, FİLİPİNLER, ENDONEZYA, VİETNAM, MALEZYA,  JAPONYA, K.KORE, G.KORE, SİNGAPUR, BRUNEİ

Çin’in en büyük sorunlarından biri Pasifik’te kendisini kuşatılmış hissetmesi. Ancak Çin 1990’dan itibaren donanmasında çok büyük bir ilerleme kaydetti ve dünyanın en büyük üçüncü donanması oldu. 1990’la karşılaştırıldığında Çin Donanması’nın Uçak Gemisi sayısı 0’dan 2’ye, modern denizaltı sayısı 0’dan 48’e, modern firkateyn sayısı 0’dan 44’e ve modern destroyer sayısı 0’dan 25’e çıktı.Çin denizlerdeki saldırganlığını Pasifik Okyanusu’nda 2015’ten itibaren 2000 hektardan fazla yüz ölçüme sahip 7 yapay ada inşa ederek bir üst seviyeye çıkardı. Bu adaların hepsi Çin sahillerinden en az 1.000 mil uzaklıkta Vietnam, Brunei, Filipinler, Malezya ve Endonezya açıklarında bulunuyor. Çin böylelikle hem Spartly Adalarında hem Paracel Adalarında hak iddia ediyor.Çin Tayvan’dan Macclesfield Kanalı, Paracel Adalarını, Scarborough Boğazı ve Spratly Adalarını istiyor.Çin Filipinler’i Scarborough Mercanlarını ve Spratly Adaları için masaya oturmaya çağırıyor ancak Filipin bu bölgeleri Çin’in tartışma konusu yapmasını bile kendi egemenlik haklarına saldırı olarak görüyor.Endonezya Çin güçlerinin Natuna Adaları’na tecavüz ettiğini ve Çin donanmasının kışkırttığı kaçak balıkçılığın ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğunu belirtiyor.Vietnam’ın Paracel ve Spartly adalarındaki egemenlik haklarını tanımayan Çin son olarak batırdığı Vietnam balık teknesi için Vietnam tarafından resmi olarak kınandı.

Geçtiğimiz yaz Malezya’nın karasularına giren Çin askeri gemileri Malezya ve Avustralya donanmasının müdahalesiyle çatışmaya ramak kala bölgeden çıkarıldı.

Diğer yandan Pasifik’in kuzeyinde de Çin’in iddiaları var. Çin Japonya’dan Senkaku Adaları ve Ryukyu Adalarını istiyor. İki ülke donanması bu bölgede sürekli bir gerginlik halinde.Çin Güney Kore’den Socotra Rock Kayalıklarını, Kuzey Kore’den ise Japonya Denizi’nde önemli bölgeleri talep ediyor.

Singapur da denize açılan  yollarının Çin Donanması tarafından tehdit edildiğini ileri sürüyor. 

Brunei de Sparatly Adalarındaki egemenlik haklarının Çin tarafından ihlal edildiğini belirtiyor.

DOĞU TÜRKİSTAN, İÇ MOĞOLİSTAN, TİBET

 Çin’in Asya ülkelerine karşı yürüttüğü  askeri-ekonomik saldırganlığı  sadece Asya halklarını değil tüm insanlığı tehdit eden bir saldırganlık bir tutumdur.1949’da Çin Halk Cumhuriyeti kurulduğunda sınırları bugünkü sınırları değildi. “Sosyalist Anavatanın” birleşmesi bahanesiyle kültürel Çin’le  alakası olmayan  tarihsel  halkların yaşadığı Doğu Türkistan, İç Moğolistan ve Tibet ilhak edildi. 1949 ile 2000 yılları arasında bu adeta bir iç sömürgeleştirme saldırısıydı. Geniş bölgeler sömürüldü, gelirleri  Çinin zengin  kıyı  bölgelerine  aktarıldı, halklar sürüldü, asimile edildi ,soykırıma  uğratıldı  milyonlarca  Uygur  işçi ağır kölelik şartlarında Çin’in sermaye birikimi için ücretsiz,  sendikasız Nazi kamplarından farkı  olmayan  çalışma   kamplarında  çalıştırıldı, ağır çalışma koşullarına  dayamayan  yüzbinlerce işçi  öldü. İnsanlık bu 500 yıl gecikmeli sömürgecilik faciasına gözlerini kapattı. Önce İnsanlık düşmanı  totaliter  diktatörlük olan sosyalizm adına bu yapıldı. Sonra da küresel ticaret ve liberal kapitalizm adına. Ve artık Çin dış sömürgecilik aşamasına geçti. Tüm dünya Çin’in soykırımcı ve sömürgeci politikalarına sessiz kalmanın bedelini ödüyor.Çin’in dayattığı ucuz işgücü ve saldırgan ticari politika önce Asya ülkelerinin emekçilerine ve ulusal ekonomilerine darbe vurdu. Şimdi ise askeri bir saldırganlık ile boğuşmak zorundalar. Bir zamanlar Mao şöyle demişti: “Bir gün Çin de emperyalist olursa, ona da karşı çıkmak gerekir.Samimi değil Çin Mao döneminde  emperyalisti,  İmparatorluk  döneminde de, Milliyetçi  Çin döneminde de  İnsanlık 100 yıldır “kahrolsun emperyalizm” diyerek adaleti ve eşitliği savunuyor.  Artık “kahrolsun Çin emperyalizmi” de demek bir insanlık görevidir.

Emperyalizm,sol  literatürle açıklanacak  bir konu değildir. Hakkı olmadığı halde  başka milletlerin tarihsel topraklarını işgal eden, halkına zulüm yapan doğal  kaynaklarını sömüren  her ülke  emperyalisttir.Emperyalizmin sağ  veya sol düşünceye göre tanımlanamaz, tanımnlanırsa  gerçekçi  olmaz.

Yücel Tanay
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Bugün En Büyük Tehlike Çinci-Rusçu Avrasyacılıktır

Bugün En Büyük Tehlike Çinci-Rusçu Avrasyacılıktır

Sonraki
Dü'şeş

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.