Selam Eflâh,
İçimdeki her şeyi herkesin suratına haykırmak istediğim bir gün daha geçirdim. Ömrüm boyunca çevremdekilere pranga olmak, omuzlarıma yük olmuştu. İçime attıklarımı, içimden hiç atamayışımla devam etmeye çalışmıştım. Bir çocuk acımasızlığıyla her şeyi yüzlerine vurmayı isterdim hep.
Önceden hayal kırıklıklarımı biriktirip kapıları çarpa çarpa eksiltirdim kendimden. Sonra o kapıları çarpamayayım diye söktüler onları. Kendimi ifade ettiğim bir yolu daha avucumdan kopardılar. Özür bile dilemediler bunun için. Gerçi elimden aldıkları hangi şey için özür dilediler ki benden? Özür dileseler farkeder miydi diye sorma. Farketmezdi sanırım. Yıktıklarını toparlamaya bir özrün gücünün yeteceğine inanmıyorum çünkü. Hayatta bazı şeyler bir kere yıkılır.
Tilkilerim de katılıyor bana. Aklımdaki tilkiler koşarken birbirlerine çarpıp gürültüyle yere düştüklerinde, birbirlerine bakıp kahkaha atıyorlar. Dalga geçiyorlar belki de benimle. Yok sanmam, tilkilerim yapmaz öyle şeyler. Çünkü onlar bana sahip değil, bana layık. Bir şeye layık olmak, sahip olmaktan daha değerli değil midir sence de?
Kafanı çok şişirmek istemiyorum ama sanırım konuşmaya da ihtiyaç duyuyorum Eflâh. Keşke sadece uykumda kabus gördüğüm günlere geri dönsem. Gözüm tamamen açıkken gördüğüm kabuslar kadar zarar görmüyordum o zamanlar. İçine doğmak istemediğim hayatın kabuslarını neden yaşadığımı düşünmeden duramıyorum. Hayatla anlaşamasam da onu terkettiğim gün bir türlü gelmiyor. O gün gelene kadar beni anlayan bir insn bulabilir miyim, o da muallakta. Hepimizin bizi anlayan insanlara ihtiyacı yok mu? Etrafımdakilerin neden beni anlamadığını düşündüğüm de bilmiyorum üstelik. Ama herkesin dilinde aynı cümle ‘eski halini özledik.’ eski halim nasıl biriydi ki benim? Sorsam cevap verebileceklerini sanmıyorum üstelik.
Çünkü aslında benim hiç eski halim olmadı. Maskelerim, rollerim ve geceleri sessiz ağlayışlarım vardı. Yorulmaya başladığımda önce maskelerim gitti, sonra rollerim. Ama o sessiz ağlayışlar beni hiçbir gece terketmedi. Ben hâlâ burada yaşıyorum(?) Ancak onların sevdiği insan olarak değil. Buna nasıl çare bulunur ki Eflâh? Belki yaramı görmeme izin vermeseler, bu kadar terketmezdi her şey beni. Yaralının yarasını görmemesi zaten bir ilk yardım kuralı değil mi? Ben en başlangıcında, başında zaten avuçlarından yitip gitmişim de farketmemişler. Ya da farketmek mi istememişler? Eğer farketmişlerse, benim aklıma neden farketmek istemedikleri ihtimali geliyor ki?
Çocukluğum burada olsa ona sarılıp her şeyin iyi olacağını söyleyebilsem keşke. Ama çocukluğum burada değil ve ben, ona yalan söyleyemem. Çocukken istediğim bu olmadı hiç. Git gide o çocuğun nefret ettiği kişiye dönüşmeye devam edeceğimi de biliyorum. Çünkü onun olmak istediği kişi olmaya cesaretim yok.
Hiçbir zaman da olmayacak.
-Baldıran ;🦊🧷