Biliyorum… Bu kelime ile başlayan her cümle bizi bir çıkmaza sürüklüyor. Bazı şeylerin gerçekleşme ihtimali o kadar imkansızdır ki, ama biz bile bile bazen göz göre göre o yolları yürümeye çalışırız. Taşlı yollarda yürürken yolun sonunda bir düzlüğe çıkma arzusu taşırız hep. O yolda yürürken ayağımıza batacak taşları görmezden geliriz. İnsan olmayacağını bile bile neden zorlar ki? Yüzüne kapanan kapıları neden tekrar tekrar aşındırır ki?
Bazen karşımızdaki insanlar bizi o kadar değersizleştirir ki, biz sadece izlemekle kalırız. Hayata hep onların doğruları ile bakar ve onların yanlışları ile yaşamaya çalışırız. Bazı insanların varlıkları bile yanlışken, biz hayatımızdaki tek doğru gözüyle bakarız onlara. Kabul edelim ki bazı yanlışları çok seviyoruz… Yanlış olduğu doğrusunu da çok iyi biliyoruz. O ne yaparsa yapsın görmezden geliyoruz. Bazı yanlışlar da kusursuzdur. Onların gözündeki tek kusur da bizizdir. Kendileri o kadar çok hata yaparlar ki, sizin binlerce doğrunuz arasında, tek yanlışınız yeterlidir sizi silmeleri için. Tek silgileri vardır. Bir kere yanlış yaparsınız ve düzeltme gereği duymazlar. Anında yok olursunuz onların hayatından. Siz ise, onun binlerce hatasına rağmen her defasında düzeltmeye çalışırsınız, onu değil kendinizi. Üstelik düzelmesi gereken siz değilken! Arsız güçlü iken “haklı” çıkma ihtimaliniz yoktur.
Bazı insanların hayatımızdaki yeri tamamen alışkanlıktan ibarettir. Kişi kendini o olmadan bir yere ait hissedemez. Onunla birlikte yaptığı her şeyi mantık süzgecinden geçirir. Bu dediğim şey sadece kadın-erkek ilişkisi için değildir. Hayatımızda sahip olduğumuz herkes ve her şey için geçerlidir. Hayatımızdan çıkan bir insanın yarattığı boşluk, çektirdiğimiz dişin boşluğu ile aynıdır. Acısı bir süre bize eşlik eder. Sonra o boşluğun yerine alışmaya çalışırız. Alışırız da zamanla… Ama ara sıra dilimiz o boşluğa çarpar. Hayatımızdan çıkardığımız her kimse, zamanla yokluğunun yeri soğumaya başlar ve soğuyan her neyse eskisi gibi olmaz. Bazı şeylerin olmayacağı ihtimalini ve bazı insanların biz ne yaparsak yapalım değişmeyeceğini unutmayalım…