“Aydın” kime denir?
“Türk Aydının” tavrı nasıl şekillenir?
Gerçekten de “aydın” kimdir?
Aydının, yaşadığı toplum içindeki misyonu nedir?
Aydının, var olduğu toplum içinde maruz kaldığı siyasal ve sosyolojik etkilere, tepkisi nasıl olmalıdır?
Aslında, herkesin, klasik olagelen bir “aydın” tanımı vardır.
Yine, içinde bulunduğumuz dönemde, aşırılıkların çok fazla uç verdiği, politikanın neredeyse sadece “kişisel çıkarlar” adına sürdürüldüğü bir çağda; boş vermişliğin, kayıtsızlığın, vurdumduymazlığın, adamsendeciliğin, umarsızlığın “tavan yaptığı” bir çağda;
AYDIN kimdir?
AYDIN TAVRI nasıl olmalıdır?
Gerçekten de yirmibirinci yüzyıl, birçok şeyin değişime uğradığı çağ. İletişim teknolojilerinden bilişim teknolojilerine kadar; gündelik yaşamımıza birebir dokunan her detay, nesne, obje, değişime uğrarken, değişimin “yakıcı” dönüştürücülüğü karşısında bigâne iken…
Siyasetten ekonomiye birçok beşeriyetin olduğu alanlarda yine “kurnazlıkların”, “vicdansızlıkların” sergilenmesi durumunda…
Durup düşünmek gerekiyor:
“Aydın Tavrı” nedir? Ve nasıl olmalıdır?
Siyasetin daha çok “medya-politikacı-iş dünyası” fasit dairesinde hercümerç olarak devam ettirilmesi, çağımızın bilgi çağı bile olsa, gücü elinde bulunduranların “hakikatleri” perdelemek adına sınırsız ve denetimsiz bir kudrete sahip olmaları…
Toplumlar bazında yaşanan gelişmeler ve değişmeler neticesinde, bir aydın tavrının olup olmadığını sorgulamamız gerekliliğini önümüze getirmektedir.
Bence, bunun üzerinde biraz “tefekkür” edelim.