9 Kere Leyla: Film İncelemesi

Selamlar dostlar, yepyeni bir inceleme ile karşınızdayım. Bugün sizlere benim için tam bir hayal kırıklığı olan, Türk sinemasının belki de son yıllardaki en kötü senaryolarından birine sahip “9 Kere Leyla” isimli filmden bahsedeceğim. Hadi gelin yazıya geçelim.

Film hakkında önden kısa bir bilgi vermek gerekirse; 4 Aralık 2020 tarihinde ilk gösterime girdiğini söyleyebiliriz. Bu arada filmin bir Netflix filmi olmadığını hatırlatalım. Her ne kadar başta bir sinema filmi niyetiyle çekilmiş olsa da virüsten dolayı sinemalar kapatıldığından Netflix’e geçmek durumunda kalınmış. Filmin oyuncu kadrosunun çok sağlam olduğunu da inkâr edemeyiz. Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Elçin Sangu, Alican Yücesoy ve Fırat Tanış gibi başarılı oyunculardan kurulu bir kadro görüyoruz. Fakat aynı şeyi film hakkında söyleyebileceğimi sanmıyorum. Komedi (!) kategorisinde bulunan bu filmin süresi 1 saat 52 dakika. IMDB sitesindeki puanı ise maalesef 3.8.

***Yazının bundan sonrasında azıcık spoiler var gibiii, ama yok gibi de. Yani bir şeyler var, ama çok da spoiler sayılmaz.***

Film evlilik terapistine giden bir çift ile başlıyor. Adem’in, eşi Leyla’ya tekrar aşık olması için gittikleri terapide Adem, terapist Nergis’e aşık oluyor. Adem ile Nergis arasındaki tek engel ise Leyla. Leyla boşanmak istemediğinden Adem’de onu öldürmenin planlarını yapıyor. Leyla’yı tam 9 kere öldürmek istiyor fakat a aaa bir de ne görelim, kadın ölmüyor yahu. Bakın buraya kadar konu müthiş, oyuncular zaten tartışılmaz. Buradan muazzam bir yapım çıkar diyoruz ki hevesimiz kursağımızda kalıyor. Çünkü sonrasında yaşanan saçma ambulans sahneleri, el hareketleri, mimik dahi oynatmayan komiklikler ve küfürler ile film adeta sarpa sarıyor. Gerçi haksız da sayılmazlar çünkü bu saydıklarımla gişe rekorları kıran filmler yapıldı bu ülkede. 🙂 Neyse… Adem, küçük yaşta üstüne dayısının düşmesinden dolayı bir travma yaşıyor. Ölü gördüğü an bayılıyor ve kafasının içine gidiyoruz. Burada Adem’in farklı tipleri ile o ana yaklaşımlarını izliyoruz. Fakat bunu defalarca izlemek bir süreden sonra sıkıcı bir hal alıyor. Filmde bir de Mahdum isminde bir mafyamız var. Mahdum’un tek amacı ise Lilith’in el yazmasına sahip olmak. Pekiii, film boyunca ölü gördüğünde bayılan Adem’in filmin sonunda ölü görmesine rağmen bayılmamış olmasına ne demeli?

Gelelim filmin içerdiği mesajlara. Filmin oyuncu kadrosundan sonra başarılı olduğu bir diğer konu da içerdiği mesajlar. Film hep olan ancak son zamanlarda çok daha fazla duymaya başladığımız kadın cinayetlerine dikkat çekiyor. Evet, burada verilmek istenen mesaj çok güzel. Fakat filmin sonunda bu mesajın çok fazla uzatıldığını görüyoruz. Bir de bu sahneyi baş döndürücü bir şekilde, dakikalarca izlediğimizden “Yeter artık dönmeyin, ne olur!” şeklinde isyan ediyoruz, yani en azından ben ettim.

Sonuç itibariyle, komik olarak nitelendirilen bu film benim için trajikomikti. Haluk Bilginer’i çok seven biri olarak büyük umutlarla izlediğim bu film hakkındaki görüşlerim bu şekildeydi. Filme puanım 4/10. Bundan sonrası için böyle senaryoların en aza indirgeneceğini umuyor, buraya kadar okuduğunuz için de sizlere teşekkürlerimi sunuyorum.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın. 🙂

Yüksel Gültekin
23'ist
Subscribe
Bildir
11 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Attâr, Aşkın Yedi Şehrinde Gezdi De Biz Henüz Bir Sokağının Dönemecindeyiz

Attâr, Aşkın Yedi Şehrinde Gezdi De Biz Henüz Bir Sokağının Dönemecindeyiz

Sonraki
Neden ‘Gamer’ Olanlar Hep Erkek?
Neden 'Gamer' Olanlar Hep Erkek?

Neden ‘Gamer’ Olanlar Hep Erkek?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.