Son zamanlarda bu cümleyi işitmeyenimiz yoktur. Tabii ki fazla abartılı ve iddialı bir cümle bu. Ama sanıldığının aksine bu cümle hiç de siyasi bir cümle değil. Ve yine sanıldığının aksine başta mizah amaçlı gibi görünse de biraz derinlere indiğimizde içinde ne kadar acı barındırdığını görebiliyoruz. Özellikle de biz gençlerin bu cümleyi kurarken asıl söylemek istediği şey Norveç’te b*k olmak değil tabii ki ve asıl odaklanmamız gereken şey de bu değil. Bizim asıl odaklanmamız gereken şey 17-18 yaşlarında hayatlarının en güzel, en coşkulu, en verimli yıllarında kendi ülkesinde bir vatandaş, bir öğrenci olmaktansa bu cümleyi kuracak kadar çaresiz ve bıkkın bir kuşak. Evet ülkemizin geleceği olacak olan o kuşak. Asıl odaklanmamız gereken şey bu bence.
Nasıl bir doktor hastasına neden hasta oldun diye kızmak yerine onun hastalığının ne olduğunu tespit edip ilaç verip tedavi ediyorsa bizim de yapmamız gereken şey bu. Norveç, Amerika, Almanya… Fark etmez, biz başka bir ülkeye gitmek istemiyoruz ki. Biz saygı istiyoruz, biz güven istiyoruz, hak-hukuk-adalet istiyoruz. Biz yedi-sekiz yaşımızdan itibaren acımasız ve rekabet dolu bir eğitim sisteminde bitmek tükenmek bilmeyen sınavlarla boğuşmak istemiyoruz. Biz sokağa çıktığımızda arkamızı kollamadan güvenle yürümek istiyoruz. Biz başımızdaki türbandan ya da ayağımızdaki şorttan utanmadan toplum içine girmek istiyoruz. Biz uyandığımız her yeni gün insancıl şartların olmadığı, emekçinin hakkının verilmediği iş yerlerinde çürümek istemiyoruz. Biz gelecek kaygısıyla değil geçmiş güzel günlerin hatıralarıyla yaşamak istiyoruz. Biz insanız ve sadece insan gibi yaşamak istiyoruz.