Ne Olacak Bu Dünyanın Hali?

Eskiden “ne olacak bu ülkenin hali?” derlerdi. Sohbet konuları ülkede siyaset gündemi olurdu. Corona ile tanıştığımızdan beri konu dünyayla ilgili olmaya başladı. Çünkü dünyadaki toplam ağırlığı 1 gram etmeyen bu virüs sadece bir ülkede değil, dünyada binlerce insanın can kaybına neden oldu.

Eşimle aynı zamanlarda kanser mücadelesi verip de 5 ay önce canım aşkımı, eşimi toprağa verdiğim için o günden sonra daha da artan bir ilgiyle sağlık konularını takip eder oldum. Zaten kanserle tanıştığımızda çok şeyi öğrenme açlığı ile araştırmalara başlamışken, eşimin ölümünden sonra bu konulara kafa patlatacak daha çok zamanım oldu ve benim de bu konularla ilgim olduğunu bilenler sağlık ile ilgili ne bulurlarsa “Bunu da oku. Bu konuyu da yaz” diyerek bana ulaşmaya başladılar.  En çok da bayanlar.  Kadınlar Corona aşısına da kemoterapiye de karşı gelmeye başladılar.  Çünkü akıllanıyoruz. Okuyoruz, paylaşıyoruz, duyuyoruz, dinliyoruz, öğreniyoruz.

Bugün yine bir haber kanalında bir profesör doktor konuşuyordu. Corona’da verilen ilaçlardan bir tanesinin işe yaramadığı ortaya çıkmış. Adı V ile başlayan bir ilaçtı. Telefonla ekran görüntüsünü kaydettim. Facebook’ta kanser ve kemoterapi grubumda paylaşacağım.  İşe yaramayan ilaç neden hastalara verilmiş? Pahalı olduğu için. İlaç sektörü iyi gelir getirir! (bu dediklerime dikkat edin)

Bir de bizim de gittiğimiz, meşhur fitoterapist doktor Ümit Aktaş çıktı bugün tv.de Oylum Talu’nun programına.  Dedi ki “Her sene kalp ve damar hastalıklarından 160 bin kişi, kanserden 80 bin kişi ölüyor ülkemizde. Bu sene kalp ve kanserden şikayetlerin sayısı üçte iki azaldı. Neden? İnsanlar Corona yüzünden tahlillerini yaptırmadılar, doktorlara gitmediler. Yeni kanser ve kalp hastası teşhisleri koyulmadı. Ben o yüzden bu hastalıklardan ölümlerin önümüzdeki günlerde daha da artacağına inanıyorum.” diyor.   Ölümler artar mı bilmiyorum çünkü dünyada yabancı ilaç firmalarının yöneticileri, CEO’ları da tedaviler ve ilaçlar konusunda bazı itiraflarda bulunuyorlar.  Buna sonraki konuda değineceğim. Öncelikle kronik hastalıkları düşünelim.

Kronik hastalığı olması, ne demek?  Kalp, tansiyon, şeker, kanser, koah gibi hastalığı olup da ilaç kullananları Corona daha kötü etkiliyormuş. O yüzden sigara içenleri daha çok sevdiğini söylediler. Çünkü sigara içenlerin akciğerleri sorun çıkarabilirdi.  Bu da nefes almayı zorlaştıran bir virüs olduğuna göre sigara içenler daha riskliydi! Kanser hastaları da kemoterapi ile bağışıklıkları çökük olduğu için – aynı şekilde kalp, şeker, tansiyon hastaları da ilaç kullanmaları gerektiğinden-  daha kolay hasta olabilirlerdi! Hasta olabilirlerdi. Ama Corona mı oluyorlardı yoksa hasta mı? Yani grip ya da zatüree mi?

İşte bunu açıklayamıyorlar. Hatta bir açıklama “Bu sene gripten hastalanma oranının sıfır olduğunu” söyledi. Hiç kimse grip olmamış ama binlerce insan Corona oldu. Enteresan!! Hiç düşündünüz mü?  Acaba ateş yükselmesi ve boğaz ağrısı grip belirtisi midir, değil midir diye? Grip ve zatüree belirtilerini okudunuz mu? Ya grip oluyorsanız?

“Ama nefes almakta zorluk çekiyordu.” deniyor. Ya anksiyeteniz varsa? Çünkü korku imparatorluğu da kuruldu. Herkes “Boğazım ağrıyor. Acaba Corona mı oldum?” korkusu içinde. Belki de anksiyete sahibi oldunuz.  Nefes almanın zor geldiği durumlar olur anksiyetede.  Ama aslında gripsinizdir. Psikolojik olarak da nefes alamıyorsunuz. Ya da sigara içen, koah , akciğer rahatsızlığı olan birisiniz? Ya da kalpten sorununuz var. Karaciğeriniz yağlanmıştır.  Ah Canan (Karatay) hocam nerelerdesiniz? Sizin görüşlerinizi severdim. Hak verirdim ama televizyonlara çıkmıyorsunuz. Keşke Canan hanım değerlendirse bu yaşananların ne olduğunu? 

“Testlere güvenmeyin” deniyor. Elen Musk bile aynı gün yaptırdığı 4 testin ikisinde negatif, ikisinde pozitif çıkmış. Aynı yerde, aynı hemşire yapmış. Testlerin doğru söylediğine inanıyor musunuz? Ya sizin kronik hastalığınız olduğunu öğrendikleri için gribiniz “Corona” olarak pozitif şekilde değerlendiriliyorsa!?

Önceki yazıyı ben yazmadım ama paylaştım.  Hemen başlığa bakıp, yazıyı okumadan bana saldıranlar oldu. Ah keşke biraz daha çok okusanız. Biraz daha sorgulasanız… Biraz daha.. Biraz.

Yarın bize neler olduğunu anlatacağım. Öldürüleceksiniz!!!

Dans Eden Kelimeler
Bale Sanatçısı, yönetmen Kağan Can Odabaşı ile eşi Editör, kitap yazarı Ayşegül Toker Odabaşı olarak yaşadıklarımızı, yaşam denen sahnede karşımıza çıkanları sizlerle paylaşmak istiyoruz.(Böyle diyerek başladık ama maalesef ben Ayşegül, tek başıma sürdürmek zorundayım. Eşim artık bu boyutta değil.)
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Yine geldim..
Sonraki
DRAM

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.