174 Dile Çevrilen Edebiyatın Eşsiz Ürünlerinden Biri: Alice Müzikali

174 Dile Çevrilen Edebiyatın Eşsiz Ürünlerinden Biri: Alice Müzikali

174 Dile Çevrilen Edebiyatın Eşsiz Ürünlerinden Biri: Alice Müzikali & Türk Müzikal Tiyatro Tarihi

‘’Büyük prodüksiyonlu ilk yerli müzikal’’ olarak sunulan, geçtiğimiz ay sosyal medya ve haber platformlarında sıklıkla yer alan Alice müzikalinin duyurulmasıyla birlikte akıllara birkaç soru da takıldı elbette: ‘’Daha önce Türkiye’de müzikal yapılmadı mı? Bizim yerli bir müzikalimiz yok mu? Türkiye, tiyatronun en önemli türlerinden biri olan müzikalde ne tür eserler ortaya koydu?’’ Bu yazımızda hem bu sorulara cevap vereceğiz ve Türk müzikal tiyatro tarihini mercek altına alacağız hem de sıkı prömiyeri yapılan Alice müzikali hakkında da kısaca konuşacağız.

Sanılanın aksine bu topraklarda tiyatro mazisi olan bir tür olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilinen modern tiyatro anlayışıyla oluşmasa da doğu toplumlarında da kukla, gölge oyunları, orta oyun gibi türler bu toprakların tiyatro ihtiyacını karşılayan türlerdir. Fakat modern anlamla tiyatro, Tanzimat Dönemi öncesinden kurulmaya başlanmış, genellikle yabancı sanatçılara ve gayrimüslim vatandaşlara ait olan tiyatro sahneleriyle bu topraklarda da kendini göstermeye başlamıştır. Milli ve ana dilde tiyatro ise, kuklayla başlayarak Tanzimat Dönemi’nde Güllü Agop’un Gedikpaşa’da kurduğu tiyatro topluluğuyla kimlik kazanmıştır. Meşrutiyet Dönemi’nde ilerleme kaydedip Cumhuriyet Dönemi’nde ise olgunluğa erişmiştir ve tüm bu süreçte birçok kıymetli eser yaratılmıştır. Bugün de özgün metinlerle, özel ve alternatif tiyatroların da varlığıyla tiyatromuz gelişmeye devam etmektedir.

Türk Tiyatro Tarihinde Müzikal’in Yeri

Peki, tiyatronun en önemli türlerinden biri olan müzikal Türk tiyatro tarihinde nasıl bir yere sahiptir? Modern tiyatro öncesi Osmanlı tiyatrosunda da müzikalite geleneksel anlamda kendine yer bulmuştur. Modern tiyatronun topraklarımıza girdiği yıllarda da geleneksel anlatımdaki müzikalite devam ederken gerçek anlamda bir müzikal anlatıma rastlanmamıştır. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde ise müzikal tiyatroda unutulmaz eserlerimiz bir bir doğmaya başlamıştır. 1910-1960 yılları arasında dünyada müzikal tiyatronun Broadway’ın etkisiyle popülerleşmesi ve film sektöründe de ezici bir üstünlük elde etmesiyle Türkiye de müzikal tiyatronun etkisine kapılmıştır.

Lüküs Hayat

İlk olan Cemal Reşit Rey’in 1933 yılında yazıp sahnelediği Türk müzikal tiyatrosunun en meşhur müzikali Lüküs Hayat. 7’den 70’e bugün bile herkesin şarkısını bildiği müzikal cumhuriyetimizin 10. Yılı kutlamaları sıralarında sahnelenmeye başlanmasıyla da oldukça kıymetlidir.  Yıllar sonra oraya çıkan detay ise bu müzikali hepimizin gözünde ayrı bir yere koymuştur: Eser, aslen Dârülbedayi’nin (İstanbul Şehir Tiyatroları) siparişi üzerine kaleme alınmıştır. Bu sırada Onuncu Yıl Marşı’nı da besteleyen Cemal Reşit Rey bir yandan da Kasım ayına Lüküs Hayat’ı yetiştirmeye çalışmaktadır.  Bunun üstüne Cemal Bey, Nazım Hikmet’e teklif götürmüş ve müzikalin şarkı sözlerini yazmasını istediğini söylemiştir. Nazım Hikmet, yazmayı kabul etse de adının duyulmasını kabul etmemiştir ve “benim adım çıkmış dokuza, inmez sekize” demiştir. Onun siyasal kimliğinin eseri gölgeleyeceğini inanmıştır. Öte yandan onun yazdığı şarkı sözlerinde sınıf çatışması ve yoğun bir eleştiri söz konusu olması da bunu destekler niteliktedir. Bu yüzden uzun yıllar boyunca bu gerçek saklanmıştır.

Oyunun konusu ise şöyle: Türk toplumunun Batı ile yüzleşmesi ve bu çerçevede yaşanan gülünçlükleri sahneye taşımakta, iki farklı kültürün yüzleşmesinden ortaya çıkan durumun değişmezlerini anlatmaktadır. Küçük hırsızlıklarla geçinen ‘Rıza’ ile ‘Fıstık’ bir zengin evine girince kendilerini kıyafet balosunda bulurlar. İkilinin içine düştüğü bu yeni ortam, batılılaşma özentisinin ortasına düşmüş halktan insanların durumudur. Çelişkilerin iyice keskinleştiği yaşam biçimleri komik olaylara neden olmaktadır.

Fosforlu Cevriye

Suat Derviş’in 1945 yılında yazdığı kitaptan uyarlanan Fosforlu Cevriye, günümüzde de sahnelenmeye devam eden önemli müzikallerimizden biridir. İçinde barındırdığı hikâyeleri ile kimi zaman güldüren, kimi zaman hüzünlendiren ve kimi zaman da düşündüren bir müzikaldir. 1930’lu yılların son dönemlerini anlatmaktadır. Suat Derviş’in 1945 yılında yazdığı ve aynı romanından uyarlanan bu eser, İstanbul Galata’da hayatını sürdüren, var olan siyasi kimliğinden ötürü sürekli polisten kaçmak zorunda kalan bir adama âşık ve böyle bir adamı ailesi gibi sahiplenmeye cesaret eden bir kadının yaşantısını en saf hali ile yansıtmaktadır.

7 Kocalı Hürmüz

Türk mizah tarihinin en önemli eserleri arasında yer alan 7 Kocalı Hürmüz müzikali, Sadık Şendil tarafından 1969 yılında kaleme alınmış ve sahneye konulmuştur. 19. yüzyılın bitiminde İstanbul’da yaşamaya başlayan Hürmüz, farklı mesleklere sahip olan ama hiçbirinin bir diğerinden haberi olmayan 6 kocayla evlilik yapmıştır. Ama durur mu? Adı üstünde… 6 koca ile yetinmeyip 7. koca ile evlenmeye kalkmıştır. Fakat zaman içerisinde kocalarının eve geldikleri zaman dilimleri birbiri ile çakışmaya başlayınca oldukça sıkıntılar yaşamıştır. 7 kocasını bir arada idare etmeye çalışırken başına gelen komik olaylar anlatılmaktadır. Sinemaya tekrardan uyarlanmasıyla da bütün Türkiye’nin müzikal denilince akla gelen ilk müzikallerinden biri haline gelmiştir.

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

Aziz Nesin’in aynı adlı romanından yola çıkılarak tiyatro sahnesine uyarlanan eser, devlet-birey ilişkisini sorgulayan yapıt olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşar hayattadır, ama karşısına çıkan hiçbir olayda yaşadığını ispat edememektedir. Çünkü nüfusta kaydı “Ölü” olarak geçmektedir. Sevdiği insanla evlenip mutlu olmak ister ancak nüfus kaydında ölü gözüktüğü için maalesef evlenememektedir ve daha bunun gibi birçok olay… Ancak ne hikmetse babasının borçları ödeneceği zamanda kayıtlarda yaşamadığını inkâr etse de bunu da bir türlü kanıtlayamamaktadır. Mizah ustası Aziz Nesin’in kazandırdığı en güzel eserler arasında yer almaktadır. Usta sanatçılarla birlikte sinemaya uyarlanmasıyla geniş kitlelere ulaşan eserler arasında yer almaktadır.

Hisseli Harikalar Kumpanyası

İlk olarak 1980 yılında sahnelenen müzikal, Haldun Dormen’in aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. Çiğdem Talu ve Melih Kibar’a ait olan bestelerin yer aldığı bu müzikal, tiyatro sahnelerinde oldukça ses getirmiştir. Erol Evgin’in de seslendirdiği “Hep Böyle Kal” ve “Söyle Canım” isimli şarkılar bu müzikal sayesinde popüler müziğin içerisine girmeyi başarmıştır. 600’den fazla sahnelenen eser, 2009 yılının Haziran ayında New York’ta Beacon Tiyatrosu’nda sahnelenen ilk Türk müzikali olmuştur. Haldun Dormen’in tek başına Türk müzikal tiyatroyu sırtladığını söylemek yanlış olmaz. Bugün pek çok klasik eserimizi Avrupa ve Amerika’ya taşıyarak küresel kültüre tanıtmaya devam etmektedir.

Alice

Gelelim günlerdir konuşulan Alice müzikaline. Lewis Carroll tarafından yazılan ve bugüne kadar 174 dile çevrilerek edebiyatın eşsiz eserlerinden biri olma özelliğine sahip “Alice Harikalar Diyarında”, Serdar Biliş’in yönetmenliğinde, Beyhan Murphy’nin koreografisi ile çağdaş bir müzikal uyarlama olarak sahnelenecek.  Serenay Sarıkaya’nın Alice olarak izleyicinin karşına çıkmaya hazırlandığı müzikalde, Ezgi Mola Kraliçe,  Enis Arıkan Tavşan, Şükrü Özyıldız  Şapkacı, İbrahim Selim Kral, Merve Dizdar ise Kedi rolü ile başrolleri paylaşacak.

“Ben kimim? Hangisi gerçek, hangisi sanal?’’ sorularıyla başlayacak olan müzikal günümüz genç Aliceleri sahnelemeyi amaçlamaktadır. Konusu kısaca şöyle: Kendini yaşadığı hayatın içerisine sıkışmış hisseden Alice, bir mobil uygulamanın çağrısına uyar ve beyaz tavşanı takip ederek sanal bir dünyanın içine dalar. “Ben Kimim?” sorusuna cevap ararken kendini fantastik bir dünyada bulan Alice, hayal gücü zenginliğiyle bu yeni evrende kendi cesaretini sınayacak, korkularıyla, arzularıyla baş başa kalacaktır. “Alice” müzikali, gerçek hayattaki iletişimin yalnızlaştırdığı günümüz sanal dünyasında savrulan bir genç kızın, büyüme hikâyesidir.

Önerilen İçerik: Bir İletişim ve Liderlik Kulübü Yolculuğu: Toastmasters

Yayınlanan teaserlarla dikkatleri üstüne çeken müzikalin müziklerinin nasıl olacağı, sahne dekorlarının nasıl görüneceği gibi en merak edilen konular 7 Şubat’a kadar muamma. Fakat uzun zamandır müzikal bekleyenler için şimdiden heyecan verici. Umarız ki güzel bir uyarlama yapılmış olsun ve Türk müzikal tiyatrosuna güzel bir örnek bırakan eserlerden biri haline gelsin.

Alice Müzikali ilk kez 7 Şubat 2019 akşamı Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sahnelenecek. Biletler şimdiden tükenmeye başladı. Siz de kaçırmadan biletlerinizi alın derim.


Bu İçeriği Okuduğunuz için Önerdiğimiz İçerikler:

İlginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar:


gramafoniğnesi
''Çünkü sadece gramafon iğnesi müziğe gerçek anlamda dokunabilir.'' 23 yıldır okumanın, tefekkür etmenin ve yazmanın peşinde... Toz tutmuş filmleri ve gramafonla tanışmış şarkıları sever.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Hala Modası Geçmeyen Yılların Efsane Oyunu: Half-life

Hala Modası Geçmeyen Yılların Efsane Oyunu: Half-life

Sonraki
Dünya Rekortmeni Bir Kaleci: Tim Howard Kimdir?
Dünya Rekortmeni Bir Kaleci: Tim Howard

Dünya Rekortmeni Bir Kaleci: Tim Howard Kimdir?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.