Tablolar ne çok şey anlatır aslında bizlere. İnsanlar ruh hallerini, duygularını birçok şekilde ortaya döker ve sanat icra eder. Tablolarda bu sanat içerisinde. Bizler bu sitede nasıl yazılar yazarak hayatlarımızdan birer parça paylaşıyorsak, kimi insanlar tablolara dökerek yapıyor bunu. Ressam anlatıyor hikayesini fakat anlaşılması her zaman kolay olmuyor.
Özgürlüğe olan özlem, ölüme olan yakınlık, yıldızların ve gecenin ahengi, içindekileri hayal gücüyle aktarmak. Hepsi bir tabloda, Yıldızlı Gece (Vincent Van Gogh). Ressam eserini ortaya koyuyor fakat anlaşılması için şahsen ya ressamın hayatı hakkında bilgi sahibi olmak ya da hayal gücünün gelişmesi gerek.
Daha önceleri bu tabloya baktığımda bana pek bir şey ifade etmiyordu, daha önce de yazarını hiç araştırmadım, anlamaya çalışmadım. Sadece göz zevkime hitap ediyordu ve bu hoşuma gidiyordu. Ama bugün yeni bir şey öğrendim yazarı hakkında ve tablo bir anda anlamlaştı benim için. Şimdi bana tabloyu anlamlaştıran o bilgileri paylaşacağım size.
Van Gogh 37 yaşında intihar ederek hayatına son veren bir ressamdır. Hayatının son yıllarını ise bir akıl hastanesinde geçirmiş. Ve bu tabloyu o yıllarda çizmiş. Kaldığı akıl hastanesinin penceresinde ki bir manzarayı anlatmaktaymış resim. Ben kaldığı akıl hastanesinin fotoğraflarına baktığımda bir şey fark ettim. Hastanenin camları demir parmaklıklarla çevrili fakat tabloda parmaklık yok. Belki de Van Gogh resmi çizerken özgürlüğe olan özlemini anlatmaya çalıştı bu detayla. Çektiği özlemi döktü elleriyle ama kimse fark edemedi bunu. Evet bu detay şu an günümüzde fark edilmiş bir şey ilk defa ben keşfetmedim fakat yaşadığı sürede kimse anlamamış gibi görünüyor. Çünkü Van Gogh yaşadığı süreçte sadece iki tablosunu satabilmiş. Anlaşılmak o zamanlarda güç bir şeydi demek ki.
Bir diğer fark edilen detaysa kavak ağacı. Çizdiğini söyledikleri manzara da bir kavak ağacı yokmuş. Kavak ağaçlarının mezarlıklarda çok olması belki de ölüme ne kadar yakın olduğunu, belki çizerken intihar düşüncesinin olduğunu anlatıyor. Ressamın eser hakkında görüşleri kardeşine yazdığı iki mektuptan ulaşılabilmekteymiş, ne kadar az bilgiye sahibiz yani. Ne düşünerek, hangi duygularla çizdiğini asla bilemeyiz. Aslında neyi aktarmak istediğini biz sadece kendi yorumlarımızla tahminlerde bulunabiliyoruz. Detayları fark etmeye çalışıyor o duyguları tatmaya çalışıyoruz.
Yıldızlar, güneş, ay, gece gerçekten olan hususlar fakat tablodaki geriye kalan her şey neredeyse hayal ürünü. Mesela tablodaki kilise. Manzarada bir kilise yok fakat Van Gogh tabloda bir kilise belirtmiş. Van Gogh un babası bir rahipti, bu da küçüklüğünden berri din ile ilgili alakası olduğunu gösterir. Van Gogh zaten dini inancı yoğun olan birisiymiş. Buda tabloya kilise eklemesini açıklıyor.
Manzaraya kıyasla tabloda gökyüzüne daha çok yer vermiş. Manzarada ki köyü değil de gökyüzüne odaklanmış tabloda. Gökyüzünün ahengine kapılmış ruhunu yansıtmış. Gökyüzündeki hava akımlarını tabloya yansıtması tablonun asıl en önemli özelliği ve en önemli detay olabilir. Zira gerçekleşen hava akımları gözle görülmesi neredeyse imkansızdır fakat Van Gogh un bunu tabloya çizmesi gerçekten de çok ilginç bir detay değil mi sizce de?
Van Gogh un 2100 kadar eseri var. Kim bilir her birinde ne detaylar ne duygular var hepsini anlamak neredeyse imkansız. Ama Van Gogh un hayatını yitirdikten sonra değerlenmesi çok üzücü bir husus bence. Van Gogh un ölümünde şüpheler olduğunu söylemek te istiyorum ben intihar olduğunu tarafındayım fakat cinayet olduğunu düşünen bir kitle de var. Nasıl öldü, neler yaşadı neler hissetti bilinmez ama dünyaya güzel eserler bırakmış değerli bir ressam olduğu bariz açıktır.