Empati çoğumuz için hiçbir anlam ifade etmezken, kimilerimiz için çok yeni bir kavram olmakla beraber geriye kalan azınlığımız içinse yaşama sebebi denilebilecek kadar önem arz eden bir kavram. Kavram dediysem bunu basit düşündüğüm ya da önemsemediğim fikrine kapılmanız en son isteyeceğim yanılsamalardan biridir desem azımsamış olmam. Empatinin kelime anlamını açıklama gereğini pek fazla duymasam da yine de dimağınızın sizi şaşırtma olasılığını da göz önünde bulundurup, okuma keyfinizi yarıda bırakıp arama motorlarına göz atmamanız için mini bir açıklama bırakma fikri ağır bastı.
Sonunda başlıyoruz.. “Empati veya eşduyum, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir.” diye açıklamış Wikipedia. Demiş ve çok güzel bir şekilde anlamamıza yardım etmiş. Bu dediklerimi empati konusunda pek fazla fikri olmayan ya da empati yoksunu olan kişilerinde azda olsa içselleştirmeye çalışmasını umudu yeksan ediyorum.
Günümüzün hastalığı da diyebileceğimiz empati yoksunluğu, empati sempatizanları için en muzdarip olduğu konu olabilir. Bireyler olarak aşırı hassas olduğumuz şu salgın döneminde ayrıca İlişkilerimizde de ciddi hassasiyetler oluşmaya başladığını inkar edemeyiz. Bu sebepten dolayı empati daha fazla önem teşkil etmektedir. Empatizanlar bilirler ki gösterdiğini hiçbir zaman görememe durumu çokça görülebilen bir durumdur. Hatta empati yoksunluğu çoğunlukla hezeyan gibi sarsıcı sonuçlara gebe olabilir. Bir empatizan karşılaştığı her durumda atağa geçmeden önce durumu düşünüp, anlamaya ve de tabi ki içselleştirmeye çalışır. Bu döngü yaşanan en ufak olaylarda dahil olmak üzere, her durumda gerçekleşir. Empati döngüsü aşırı yoğun duygu patlamalarına ve yorgunluğa mahal vermesine rağmen; bu bir empatizan için çoktan vazgeçilemez bir hayat tarzı olmuş gitmiştir. Empati kurmadığı en ufak an onun için büyük bir kayıp hatta hayati önem taşıyan bir hatadır. Kendini bu ruh haline, insan psikolojisine, bu duygu derinliğine o kadar kaptırmıştır ki bunun aksini bırakıverin yapmayı aklının ucundan bile geçirmez. Çünkü geçirdiği o en ufacık salisede bile karşısındakinin ne düşündüğünü, ne durumda olduğunu, koşullarını, ruh halini düşünerek ‘ya o ben olsaydım, ne yapardım’ diye çoktan düşünmeye başlamıştır bile..
Empatizan, böyle düşünür ve böyle yaşar hayatını; ancak ne yazık ki düşündüğü bu hayatı çoğunlukla tek taraflı yaşar. Empatizanların en fazla rahatsızlık duydukları ve maruz kaldıkları durum ‘bencil sempatizanlar’ tarafından anlaşılamamanın ötesinde yargılanmaktır. O yüzden biraz kırgın, biraz hassas, biraz mesafelidirler hem hayata hem de yargılayanlara.. Ancak buna karşın empatiye gönül vermiş hiçbir empatizan bencillikle alakadar olmaya yanaşmaz.
Yanlış açıklamayla hiçbir empatizanı bir kez de ben hayal kırıklığına uğratmayı gayret eylemem. Asıl gayretim empatiyi gönül borcu bilenlere, gönül borcumu ufakta olsa iletebilmektir. Eğer sizde iyi birer empatizan olursanız belki birgün empatik şirinleri görebilirsiniz…
Olay, olgu, mesel vs. içselleştirerek vermeye çalıştım. İçimden geçende şudur ki umarım sizde okumaya başlayarak içselleştirebilirsiniz…
Okumaya değer bulduğunuz için teşekkür ederim..
Aslimoo