TANRININ SAATİ VE ÇOCUK

Fotoğraf sahibi: Ron Lach (@Ron Lach on Pexels)

  Bu dünyada geçmişte yaşamış, hala yaşayan ve gelecekte yaşayacak insanlara en adil verilen hediye:ZAMAN. Doğumundan belli bir yaşa kadar, 20′ li yaşlar mesela. Zamana en çok sahip çıkman gereken yıllardır. Ben çıktım mı diye sorguluyorum kendimi. Hayır, insan ya gelecekte ya da geçmişte kendini esir ediyor. Ne varolabiliyorum ne de yok olabiliyorum. Zamanın peşinden çok koştum. Ama yetişemedim. 

 Yaşanması gereken her anı erteledim. Hayallerimi, tüm gereksinimimi, sevgiyi, öfkeyi ve en önemlisi içimdeki çocuğu… Başarısızlıktan korktuğum için başarıyı sabote ettim. Ne zaman bir hata yapsa cezalıydı içimdeki çocuk. Ona söz hakkı vermediler. Sustu ve bir daha hiç konuşmama yemini etti içinden. Sonra o fermuar koptu. İçine attığı tüm yabancı duygu ve en belirgin duygusu öfke içinden kaçıverdi. Her yer kan dolmuştu. İçide ölen umutlar, insanlar ve anlamlandırdığı nesneler canlandı.Konuşmaya başladılar. Derin bir uğultu etrafa yayıldı. Kulaklarını kapatan o çocuk koşmaya başladı. Sisli bir ormanda gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Görünmez olduğunu düşündü. Ayağı bir şeye takıldı. Yerde o karanlıkta parlayan bir saat vardı. Saat durmuştu. Çocuğun kaçtığı sesler birden kulaklarını terk etti. Saat, onu bembeyaz bir hiçliğe götürmüştü. etrafta beyazdan başka ne bir renk ve nesneler vardı. ‘Burası hakikat ve ben öldüm’, diye düşündü. Sanki hafızası silinmiş, tüm kimliklerinden kurtulmuştu.Hiç kimsenin hiçbir şeyi olmuştu. Hiçlik güzeldi. Derin bir uykunun verdiği huzur etrafa yayılmış, çocuğun ruhunu okşuyordu. Ne gelecekte ne de geçmişteydi. Zamanı yaklamıştı. Avucunda tuttuğu o altın zincirli, tam 12.00 yi gösteren, yorgun düşmüş akrep ve yalkovanıyla zamanı yakamış, durdurmuştu.

Ta ki elindeki saatten tik tak sesleri gelinceye kadar… Yelkovan bu oyunda çocuğa ihanet etmişti.Hayat yarışında çocuğu geleceğe çekiyordu. Beyazlar içinde kapkara bir köprü belirdi. Köprünün nereye gittiği belli değildi. Karşısındaki büyük bir sis bulutuydu.   Çocuk korkmuştu. Adım atmak istemese de onu çeken bir güç, tüm iradesini elinden almıştı. Bir adım ve bir tane daha…   Akrep ise 12′ yi bırakmak istemiyor geçmişin tüm anılarını çocuğun beynine sokarak o ince köprü üstünde çocuğu geriye çekiyordu. Köprü sallanıyordu. geçmiş ve gelecek arasındaki güç savaşı çocuğun her bir koluna sarılmıştı. Görünmez halatlar bileklerini kesiyordu. Çocuk yanılmıştı. Uzaktan onu izleyen tanrı halatların kollarla birlikte ait oldukları yuvaya geri döndüğünü gördü. Beden o siyah köprünün üstünde kuma dönüştü. Artık tanrı köprüdeydi. Zamanın tanrısı.Bir elinde kırık bir saat dğerinde ise bedeninden ayrılmış bir öz. 

Eda Akkoc
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
VERİMLİ ÇALIŞMA TEKNİKLERİ
Sonraki
Motorcycle Travel Guide: Tips for Journey Planning and Equipment Recommendations

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.