Susmak ve Düşünmek

Yorulduğumuzu hissederiz bazen fakat bu yorgunluk fiziksel değil düşünceseldir. İnsan dışarıdan suskun görünse de bazen içi çığlık çığlığadır. Dışı sakin bir deniz gibi görünse de içi okyanusun hırçın dalgalarını andırır.
Bu kimseler susar fakat sustukları yerde boğulurlar. Bu kişilerin dilleri laldir fakat beyinleri fazla konuşur.

Bence bir şeyleri dışarıya yansıtmak yerine kendi içimizde çözmeye çalışırsak ve bu bir döngü halinde tekrarlanırsa düşünceler bizi boğar. Farklı düşünceler farklı insanlar tarafından üretilse ve bir konu hakkında iki insan tartışsa bu gayet normal ve seviyeli bir tartışma olur.

Fakat biz kimse ile konuşmayı tercih etmeyip iki zıt düşünceyi aynı beyin ile üretip üstüne kendimizle tartışmaya başlarsak o zaman beynimize verilen zehrin ilk dozu alınmış demektir. 

İnsan hayatta zor şeyler yaşamış olabilir. Zor hayatlar yaşayan kişilerin bir bölümü bağırıp kırmayı seçerken diğer bölümü susar. Fakat siz sırf siz yakmıyorsunuz diye çalışmayan bir lamba gördünüz mü?

“İnsanoğlu öyle şaşılası bir yaratıktır ki, sahip olduğu özellikleri bir çırpıda sayıp dökmek olanaksızdır, durup incelemeye kalkıştığınızda da hiç durmadan yeni özellikler bulursunuz ve bu işin sonu gelmez.” diyor Stefan Zweig. 

Ben de bu sözü insan beyni ile bağdaştırmak istiyorum. İnsanoğlu gerçekten şaşılası bir yaratıktır binbir özelliği ve binbir çeşidi vardır. Fakat biz bunların hepsini bir sorun haline getirip zihnimizde döndürüp durursak bu sefer biz şaşıp kalırız. 

Zihninize iyi bakın, oradan sıkıntılar ve sorunlar yerine en değerli kitaplardan alınan güzel alıntılar dolansın. Zihninizi dinlendirmeyi unutmayın. 

Hoşçakalın. 

litost
Subscribe
Bildir
2 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Kibir
Sonraki
Tehlikeli insanlar

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.