Netflix’te yayınlanan dizimiz ”Pera Palas’ta Gece Yarısı” Charles King’in ”Midnight At The Pera Palace” kitabından uyarlanmıştır.
Dizimizin geçtiği meşhur Pera Palace Hotel’i bizde detaylıca ele alalım, bakalım bizi nerelere götürecek?
Kuruluş amacı, 1881 yılında Paris’ten yola çıkan 80 saatlik yolculuğun sonunda İstanbul’a varan lüks bir tren olan Orient Express‘in yolcularının; bürokratlar, yüksek tabakadan insanlar, zenginler ve yazarlardan oluşmasından dolayı onların lüks konaklama ihtiyacından doğmuştur .
İnşaatı 1892 de başlamış, 1895’te de açılış balosuyla hizmete girmiştir.
Otelin isminin kökeni Osmanlıya dayanır. Pera, İstanbul’un Beyoğlu semtine verilen eski bir isimdir. ”Palace” kelimesi fransızca saray ve görkemli konut anlamına gelmektedir.
Pera Palace Hotel, İstanbul Beyoğlu Tepebaşında, Meşrutiyet Caddesi üzerinde yer alır. Binanın mimari tasarımı Alexandre Vallaury tarafından yapılmıştır.
Bu otel tarihte de birçok ilke imza atmıştır:
- Türkiyenin Avrupa standartlarındaki ilk otelidir.
- Osmanlı sarayları dışında ilk elektrik verilen yapıdır.
- İlk elektrikli asansör ve akan sıcak suya sahiptir.
- İlk resim sergisi 1895 yılında Şeker Ahmet Paşa tarafından otelde yapılmışır.
- İlk yılbaşı balosu 1925 yılında burda gerçekleşmiştir.
- Osmanlı Dönemi’nde ilk kez köri baharatı otel mutfağında kullanılmıştır.
- Agatha Christie’nin ” Doğu Ekspresinde Cinayet ” adlı romanını da otelin 411 nolu odasında yazdığı söylenir.
Otel, pek çok önemli kişiye de ev sahipliği yapmıştır.
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Pera Palace adıyla bütünleşen Agatha Christie, İsmet İnönü, Kraliçe II. Elizabeth, Pierre Loti, Cicero, İngiliz Kralı VIII. Edward, Amerikalı First Lady Jacqueline Kennedy, Alman Büyükelçisi Von Papen, Sırp Kralı Pierre ve İran Şahı Mehmet Ali Kaçar ve Reza Pehlevi gibi birçok kişi burada konaklamıştır.
Mustafa Kemal’in 1917 yılından itibaren çok kez konakladığı 101 numaralı odası, bugün doğumunun 100. yılı olan 1981’de şahsi eşyalarının da sergilendiği bir müze durumundadır.
Mustafa Kemal’in birçok kez misafirlerini de ağırladığı bu odada gizemli bir hikaye bulunur.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE HALI HİKAYESİ
1929 yılında, kimliği belirsiz bir Hint mihracesi, Atatürk ile görüşme talebinde bulunur. Talebi kabul edilen mihrace, Atatürk’e özel bir hediye vermek ister. Hintli mihrace, bu hediyeyi hazırlamak için kahinini görevlendirir. Görevlendirdiği kahini, ipek dokuma bir halı tercih eder. Görüşmenin sonunda, bu halı Atatürk’e hediye edilir ve daha sonra Pera Palas’ın 101 numaralı odasına yerleştirilir. Odadaki köşede sessizce bekleyen bu mütevazı hediye, 1938 yılında gizemli bir sırra dönüşerek merak uyandıran bir hikayenin parçası haline gelir.
Hikayenin gizemi, hediye edilen halının motiflerinde gizlidir.
Halıda ilk olarak bir saat figürü göze çarpar. Bu saatte akrep 9’u, yelkovan ise 7’yi gösterir. Saatte gösterilen 09:007, Mustafa Kemal’in beyin ölümünün gerçekleştiği saati temsil eder.
Kasımpatı işlemesi de hakimdir. Hüzün ile ilişkilendirilen bu çiçek, birçok kültürde ölüm çiçeği olarak da bilinir. Bu çiçeklerin de Kasım ayını temsil ettiği düşünülür.
Saat işlemesinin hemen altında da 10 adet şamdan motifi bulunur. Bu motiflerinde Kasım ayının 10 ‘unu işaret ettiği düşünülür.
Halının üzerindeki bulunan 38 tane fil figürü, Hint mitolojisine göre burunları aşağı ve geriye doğruysa kötü haber ve yası temsil eder. 38 filin, 38. yılı temsil ettiği de düşünülür.
Halıda bulunan bir başka hayvan figürü ise kanadı kapalı kuşlardır. Hint kültüründe kanatları kapalı kuşlar, hüznü ve özgür olamamayı temsil eder.
Son olarak, halıdaki yeşil kabuklar da nadir bir böceğin kabuklarını ve ölümü temsil eder.
Bu gizemli halıyı görmek isterseniz, Pera Palace’ta Atatürk’ün müzeye çevrilmiş 101 numaralı odasında görmek hala mümkün. Bu hintli mihracenin kim olduğuna dair net bir bilgi bulanamamasına rağmen, bazı kaynaklarda bu kişi Maharaja Jagatjit Singh olarak geçmektedir. Kesin bir bilgi olmamasından dolayı, bu mihracenin kim olduğu, bu halıyı kime yaptırdığı hala büyük bir merak konusudur.
Otelle özdeşmiş bir başka kişi de Agatha Christie‘dir. Christie, Pera Palace’ da 1926-1932 yılları arasında 411 nolu odada sıkça konaklamıştır. Bu otelde konakladığı sürede büyülü gizemli bir hikayeye öncü olmuştur
AGATHA CHRİSTİE VE PERA PALACE’ DA KAYIP 11 GÜN
Christie, 1926 yılında 11 gün boyunca ortadan kaybolur. Kaybolduğu süre boyunca Agatha’dan haber alamayan insanlar, yazarın öldüğünü düşünmeye başlar. Tam bu sırada yazarın arabası bir göl kenarında ağaçlara çarpmış şekilde bulunur. Daha sonra Agatha, kaybolduğu süreyle ilgili kimseye hiçbir açıklama yapmadan ortaya çıkar.
Harry Potter, The Matrix, Yüzüklerin Efendisi, Friends, Wonder Women ve Batman serisi gibi birçok film ve dizinin ünlü yapım şirketi olan Warner Bros, yazarın ölümünün ardından onun bu gizemli kayboluş hikayesini anlatan bir film yapmak ister. Ancak yazarın hayatıyla ilgili yeteri kadar bilgiye sahip olmadıklarından, Tamara Rand isimli bir medyumdan yardım alırlar. Rand, yazarın ruhuyla iletişime geçerek 11 kayıp günün sırrının Pera Palace Hotel de 411 nolu odada saklı olduğunu söyler. Rand’ın söylediğine göre, ‘’Yazarın sırrını yine onun sakladığı bir anahtar açıklayacaktır.” Pera Palace da saklanan bu anahtarın, otelin sahibi Misbah Muhayyeş‘in İstinye- Yeniköy arasında bulunan, günümüzde Aşk-ı Memnu Yalısı olarak bilinen Ahmet Afif Paşa Yalısı, Kemal Uzan Yalısı ya da diğer adıyla Muhayyeş Yalısı’nda bir odayı açmakta olduğunu ve bu odada bulunan bir defterde ise 11 kayıp günün tüm sırrının yazdığı söylenir.
7 Mart 1979 da 411 nolu odada saat 17:00’te Los Angeles‘la bağlantı kurulur ve medyumun dediklerinden yola çıkarak odanın döşemeleri sökülerek duvarın içinde gerçekten de medyumun tarif ettiği yerde 8 cm’lik paslı bir anahtar bulunur.
Film şirketi Amarikayla iletişime geçerek anahtarın bulunduğunu bildirir. Otelin yönetim kurulu başkanı olan Hasan Süzer devreye girer ve anahtarı alarak bir basın toplantısı düzenler. Bu anahtarın Pera Palace’a ait olduğunu, Warner Bros şirketine verilmesinin mümkün olmadığını, gerçekten şirketin bu anahtarla ilgileniyorsa 2 milyon dolar ödemesi gerektiğini, bu parayı da otelin restarasyonunda kullanacağını açıklar. Ekstra olarak da film Pera Palace’da çekilecek kar payının ‘i otelde kalacak ve Türk televizyonlarına ücretsiz olarak verilecektir.
Bu teklifin kabul edilmesi üzerine şirket, tekrardan Tamara Rand ile iletişime geçerek yeni bir ruh çağırma seansı düzenledi. Rand, bu seansta Christie’ye hatıra defterinin yerini sordu. Sorusuna karşılık ‘’ Anahtarı avucunuza almadan defterin nerede olduğunu söyleyemem.” yanıtını aldı. Bu yanıttan sonra, ‘’Bir defter görüyorum, üstünde Agatha’nın adı var. El yazması bir defter, bu bir hatıra defteri, 1926’dan kalma, defter büyük bir kutuya konmuş, bir anahtar var, kutu kilitleniyor.” der.
Bunun üzerine şirket, Hasan Süzer’e bir mektup yazarak anahtarın tek başına önemsiz olduğunu, bir hatıra defterinin de olduğunu bildirir. İstedikleri, Süzer’in anahtarı Amerikadaki stüdyolarına göndermesi ve böylelikle Tamara Rand’ın anahtarı eline alarak Agahta’nın büyük sırrını ortaya çıkarmasıdır.
Anahtarın Amerikaya gönderilmesini sakıncalı bulan Süzer, Tamara Rand’ı ve şirket temsilcilerini İstanbul’a davet eder ve seansın Pera Palace’da yapılmasını istediğini söyler. Şirket bunu tek bir şartla kabul eder. Defteri bulma sürecindeki tüm masraflar için Hasan Süzer, Tamara Rand, Warner Bros ve Pera Palace adına Los Angeles bankasında toplam 60 bin dolarlık ortak hesap açacak, taraflar bunun için 20’şer dolar yatıracak ve harcamalar burdan karşılanacaktır.
Anlaşma iki taraf tarafından da kabul görür. Rand, 20 Ağustos 1979 günü İstanbul‘a gelecek, gizemli anahtarı eline alacak ve transa geçerek defterin yerini bulacaktır.
Ancak 20 Haziran 1979 da Pera Palace da bir grev patlar ve anlaşmayla ilgili tüm girişimler durdurularak hikaye bilinmez bir gizem olarak ortada kalır.
Şu an Pera Palace da 411 nolu odada konaklamak için tüm misafirlerini bekliyor
Kim bilir belkide ileride bu mistik otelin ve orda yaşanan gizemli olayların sırları ortaya çıkar…