Klasik bir cümle vardır hani; Yalnız hissediyorum, kimsem yok, mutsuzum…
Fakat kaç kişi gerçekten yalnızlık nedir biliyor? Kimisine göre tek başına kalmak en sevdiği lokanda, kimine göreyse bir kalabalığın ortasında kalakalmak bir başına… Yalnızlık dediğin kişisine göre şekil alabilen bir şeydir aslında diyip klasik bir giriş yapabilirim ama yapmicam. Samimiyetimle buradayım, böyle devam edeceğim.
Hisler ve düşünceler bizi insan yapıyor. Bence yalnızlık da bir his, düşünce aslında. İnsanı kalabalık bir ortamda bile sıkışmış, boş hissettirebilecek türden bir his hemde. Sen arkadaşlarınla dışarı çıkmışsındır ve planın bir bara gitmektir, Yolda arkada kalmaya başladığında ilk kendini göstermeye başlar. Sen kendi kendine ben zaten yolları böyle yürümeye alışığım artık hoşuma gidiyor dersin ve devam edersin. Ardından oraya varırsınız ve içmeye, eğlenmeye başlarsınız. Ta ki onlar seni dışlamaya ve kabuğuna itmeye başlayana kadar. O andan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmaz. Her şey tam orada başlar. Yalnızlık dediğimiz bu kelimenin artık hayatımızda bir yeri vardır. Ne gerek var ki? Ya ben neden yalnızım ki? Neden yalnızlık denen bu aptal his beni de buldu? Sebebi yüksek olarak çevresel faktörler olsa da, bazen insan kendi kendini yalnızlaştırıyor. Benim gibi, bir başkası gibi…
Yalnızlık gerçekten nedir?
Bilimsel olarak yalnızlık: Yalnızlık;bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur.
Yalnızlık tanımlardakinden çok daha fazlasıdır aslında…
- Depresyon
- Sevilmeme hissiyatı
- Yatağa olan bağlılık
- Ağlama ve sinir krizleri
- Kendine zarar verme ve intihar
- Asosyelleşme
- Dikkat eksikliği
- Unutkanlık
- Telefona bağımlılık
Gibi sonuçlar doğurur.
Yalnızlık gençlik çağlarında boy göstermeye başlayıp siz o hayata veda edene kadar devam eder. Çünkü insanoğlu bu hayatta yalnızlığa mahkumdur. Ruh eşi, evlilik, sözler… Hepsi ibr yalnızlığın üstü kapansın diye ortaya atılmış iki kişilik yalnızlıklardır. Bu yalnızlık yalnızlıkların en acımasız olanıdır.
Yalnızlıkların babası diye yer verdiğim bu yalnızlık neden mi böyle? Çünkü bir yalnızlık kişisel alanlardan oluşur ve her insanın kişisel alanları vardır. Fakat bir çift kendi sınırlarını bilmeyecek noktaya ulaşırsa bu çok tehlikeli bir hal alır. Çift kişilik yalnızlıklarda çiftler tükenir, yalnızlaşır ve anlaşmazlıklar boy göstermeye başlar. Kendilerine ait bir alanları bile olmayan bir çift her anlarından haberi olur hale gelirler ve kendi iradeleriyle yaptıkları çok az şey kalır ve bu onları delicesine tüketir. Böyle bir şeyi kim ister ki?
Yalnızlık tek başına mıdır?
Hayır değildir. Yalnızlık beraberinde depresyonu da getirir size. Sevilmemişlik duygusuyla içiniz paramparça olur. Düşünmekten uyuyaazsınız. Gecenin karanlığında ağlarken sesinizi kimse duymaz, kimsenin sesi sizi tatmin etmez. Çünkü artık yalnızlığınız içselleşmiş ve kronik bir rahatsızlık boyutuna ulaşmıştır. Kurtuluşunuz ancak bir psikiyatri kapısına bakmaya başlar. Tebrikler, artık siz de bir hastasınız.
Yalnızlıktan Geri Dönüş
Sosyal bir hayat mı dersin buna yoksa yalnızlığınla barıştığın bir dünya mı? Eğer sosyal bir hayatın varsa ve iyi hissediyorsan yalnızlıktan bir geri dönüşün her zaman vardır. Arkadaş, aile, eş, dost… Siz artık o toxic ortamda değilseniz ve yaşıyorum diyebiliyorsanız kronik hastalığa sahip değilsiniz demektir. Çok güzel bir dönüş olmakla birlikte en ufak sosyal darbede yıkılabilecek kadar da hasssastır. Fakat barıştıysanız ve yalnız başınıza olmanıza rağmen iyiyseniz asıl şimdi tebrikler, siz gerçekten kazandınız demektir. Ne olursa olsun yaşamaya ve sosyal darbeler bile alsanız mutlu olmaya yatkınsınız artık. Çünkü o ilk rampayı aştınız ve bundan sonrası hafif düzlükler. Umarım hep böyle olur
Yalnızlığa Son Bakış
Yalnızlığa kısaca yer verdiğim bu yazıda içimden geçenleri döktüm. Kronik yalnızlıkla ben de mücadele ediyorum ve bir noktada yorucu olabiliyor. Arkadaş çevren ve en çok partnerin bu durumdan etkilenirken sen kendi içindeki savaşla onları fark edemiyorsun bile. O savaşın biteceği bir gün var ve elbet bitecek.
Şimdilik sevgiyle kalın. Hoşçakalın..