Nasihatten Daha Fazlası İle Çocuk Yetiştirmek

Fotoğraf sahibi: Andrea Piacquadio (@Andrea Piacquadio on Pexels)

Ben, bir çocuk yetiştirmenin neredeyse bir ülke yönetmek kadar zor olduğuna inananlardanım. Çocuk büyütmek derken; öyle karnını doyurmak, temizliğini yapmak, çamaşırlarını ütülemek, cebine harçlığını koymak ve bunun gibi sorumlulukların yerine getirilmesinden bahsetmiyorum. Ailede evlat olan, toplumda birey olan, evlendikten sonra eş, çocuğu olduktan sonra anne-baba olan, Yaradan’ın huzurunda kul olan, yani varlığı devam ettikçe farklı rolleri gerçekleştirecek olanlardan bahsediyorum. Rolünü iyi yapıp alkışlananların ya da yuhalananların üzerinde, yönetmen koltuğundaki ailenin sorumluluğunun ne denli önemli olduğunu tartışmak üzere buradayım.

Aile kelimesi üç hece dört harften oluşmasına rağmen, ifade ettiği anlam bakımından çok daha üstün ve kapsamlıdır. Çocuğun karakterinin, ahlakının şekillendiği bu kutsal müessese, aynı zamanda çocuk tarafından model alınan yetişkinlerce doludur. Hani şu, her şeyin doğrusunu söyleyip de, kendi yapmayan yetişkinler var ya, hah ondan! Sonra ortaya ne çıkıyor? Saygı, sevgi, empati, şükür nedir bilmeyen, birlik-beraberlik kavramını sadece ders kitaplarından duymuş, kitap okumayı sevmeyen bir nesil! Ama siz her şeyin en doğrusunu söylemiştiniz değil mi?

Çocuklar arasında cinsiyet ayrımı yapan, ilgisini ve olanaklarını bu doğrultuda kullanan ailelerin varlığı da geçmişte kalmadı maalesef, hâlâ hüküm sürüyor. Bazı erkek çocuk ailesinde: “ Göster bakalım amcaya…”  ifadesi ile başlayan gurur; bazı kız çocuk ailesinde eğitim hakkı dahi elinden alınıp, yolda yürürken kafasını kaldırdığı anda yediği namussuzluk damgasıyla yerle bir oluyor. Sonra, kadına karşı her istediğini yapmakta kendini özgür sanan erkek, onu bir mal olarak görmekten çekinmeyip, her türlü şiddet uygulamaktan da kaçınmıyor. Mal paylaşımında bile öyle bir “elin adamı” korkusu var ki, sormayın gitsin! Önce sağlık ve her şeyin hayırlısını dilemekte yeterli çoğunluğu sağlayamadıktan sonra, aslında mavi ya da pembe balonlar kimin umurunda!

Çocuğun istediği şeyler için emek vermeyi, sabretmeyi öğretmeyen, kendi mücadelesi ile kazandıklarının ne kadar kıymetli olduğunu deneyimleyememiş çocuklar yetiştiren aileler de epey bir fazla. Ailenin, kendi yaşadığı sıkıntılara benzer zorluklarla çocuğun da karşılaşmamasını istemesi elbette çok iyi niyetli bir düşünce ancak, bu kez de bir hedefi olmayan, memnuniyetsiz ve doyumsuz çocuklar yetişmiyor mu? Sonra da neymiş efendim, pişirdiğiniz yemeği bile beğenmemişmiş! Beğenmez tabi… Nasıl olsa her şey önüne seriliyor ve nasıl olsa kimse ona Çanakkale Savaşı’ndaki yemek listesinden bile bahsetmemiş!

Çocukların karar mekanizması olarak kendini tayin edip, bu uğurda 7 / 24 çalışan aileler de var. Onlar görev tanımlarında; fiziksel görünümden tutun da sanatsal ve sportif faaliyetlere kadar, meslek ve eş seçimi de dâhil, neredeyse her şeyin karar vericisinin kendilerinin olduğuna inanırlar. Çünkü her şey ve alınan tüm kararlar onların kontrolü altında olmalıdır.  Küçüklüğünde “O yemez” diye başlar, büyüdüğünde “O bilmez” diye devam eder. Sonrasında ise; kendi kararlarını veremeyen, sürekli başkaları tarafından yönetilmeye mahkûm edilmiş, kanunen siyasi haklarını kullanabilme yaşına ulaştığı halde, bu olgunluğa bile erişememiş bir nesil…

            Çocuklarına sorumluluk vermeye kıyamayan ve aşırı koruyucu olan aileleri de unutmadım elbette! Odasını siz toplayın, ödevini siz yapın, düştüğünde siz kaldırın… Sizin yaptığınız dağınıklığın bedelini, o çocuğun etrafında olan herkes ödeyedursun şimdi! Elbette aile desteği belirli bir ölçüde çocuğun üzerinde olmalıdır ancak bazen düşmesine de izin verin yahu! Düştüğünde nasıl kalkacağını bile bilmeyen bir Z kuşağı, yalnız kaldığında başının çaresine nasıl bakabilsin…

            Çocuğun akademik başarısı için var olan tüm imkânları sağlayıp, sınav sonuçlarındaki başarı diliminin, yaşamın tek amacı olduğuna inanmış ve bu yanılgı etrafında çocuklarını programlamış aileler de var. Başarıya verilen değer elbette tartışmaya kapalı bir konudur ancak bazı değerleri kazandırmak da ihmal edilmeyecek kadar hassastır. Eğer çocuk; eve gelen misafire “hoş geldin” diyemiyorsa, hasta ziyareti ne demek bilmiyorsa, bir toplu taşıma aracında yer vermesi gereken kişilerin varlığını görmekten yoksunsa, kısacası yaşadığı toplumdan ve insan ilişkilerinden habersiz yaşıyorsa, işte orada, sınavda bırakılan boş sorulara hiç de benzemeyen kocaman bir boşluk var demektir.

Cebine koyduğu bol harçlıkla vazifesini en iyi şekilde yaptığını düşünen, arkadaş çevresinin ve davranışların sorgulanmadığı, çocuğun da her şeyi dilemekte kendini özgür sandığı aile biçiminin örneklerini de her gün haber sayfalarında şaşkınlık ve öfke ile izliyoruz zaten.

Bu ve bunun gibi arttırılabilir örnekler, bir çocuk yetiştirmenin, bir ülke yönetmek kadar zor olduğunu göstermiyor mu? Bazı kişilerin, karşılaştıkları bazı sorunlardan daha az yara alıp, düştükleri yerden daha güçlü kalkabilmelerine rağmen; bazılarının da bir hayli bocalayıp, tahrip gücünün de ötesinde sarsılmasının nedenini düşündünüz mü hiç?

O çocuktur, anlamaz.” safsatası ile büyüttüğünüz çocuklardan; sorumluluklarını bilen, kendine güvenen, duygularını rahatça ifade edebilen bireyler yetişmiyor maalesef…

Komşu, yakın akraba çocuklarının başarıları ısıtılıp ısıtılıp önüne konulunca, çocuklar daha başarılı da olmuyor…

Ya da: “ Ben senin zamanındayken…” yakınmaları ile başlayan kelimelerde, vermek istediğiniz hiçbir mesaj alıcısına ulaşmıyor…

Hepsi özel ve birbirinden çok farklı, ancak her ailenin sorumluluğu hep aynı: çocuk tarafından model alınmış yetişkin olduğunu fark edebilmek ve buna göre davranmak.

            Yani diyeceğim o ki; aranızdaki kuşak farkı, onları anlamak için çaba harcamaya, sevginin-saygının sihirli gücüne kapılmaya, hoşgörünün güzelliğinde buluşmaya ve maneviyatın zenginliğinde yoğrulmaya engel değildir vesselam…

DERYA DERVİŞOĞLU
BUTİMAR
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Bugünün Yarını Var mı?
Sonraki
Yaşar Kemal’in Umut Çiçeği Filizlenecek Mi?

Yaşar Kemal’in Umut Çiçeği Filizlenecek Mi?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.