Sevgili Okuyanlar,
Bildiğiniz gibi yazmak herkes gibi buraya ilgi çekici efsanevi şeyler yazmayı isteyebilirdim ve ilk blog yazma deneyimimi ev hapsinde olduğum günlerden birinde değil, güneşli bir havada çimenlerin üzerinde otururken gerçekleştirmeyi çok ama çok isterdim. Ama sonuç olarak şikayet etmek yerine en azından şimdilik daha olumlu şeylere odaklanabiliriz. Mesela şu anda siz bunu okuyabiliyorsunuz ve ben bunu yazarken sağlıklıyım. Hala akciğerlerime yapışmış ve nefes almamı imkansız hale getirecek bir virüs yok. Tüm bunlar için şükredebilir ve kahvemizi içip ağlamamaya çalışabiliriz. Her zaman blog yazmayı çok istedim ama nerden başlayacağımı ve nasıl başlayacağımı hiçbir zaman bilemedim. Hala da bilmiyorum aslında. Yazım yanlışları, anlatım bozuklukları yapıyor olma ihtimalim yüksek çünkü şu an tek derdim aslında bir şeyler anlatmak ve klavyede şapkalı harflerin nasıl yapıldığını çözemedim. Yazacağım şeylerle ilgili de kafamda en ufak bir fikir bile yok ama yakında bunu halledeceğime ve sizin vaktinizi daha verimli geçirmenizi sağlayacak şeyler yazacağıma emin olabilirsiniz ve hepsi inanılmaz gerçek olacak. Sınırlama koymak istemiyorum çünkü, ne kadar çok sınırlarsak o kadar kasıntı ve gerçekdışı olacak. O yüzden bunu biri okursa eğer bana fikir verirse çok sevinirim. İyi veya kötü asla üzülmem zaten dünyayı bir felaket sarmışken ilk blog yazımın tutmaması beni şu an için üzmez ama daha sonrasında üzebilir. Hikayemi ve yaşadıklarımı anlatmak için sabırsızlanıyorum. Sağlıklı günler herkese 🙂