LAİKLİK?
LAİK EĞİTİM?
Şu bir gerçek, eğitim sistemimiz yıllardır planlı bir biçimde dinsel bir forma dönüştürülmeye çabalanıyor.
AK Parti 17-18 yıldır iktidarda.
Bu dönemdeki kadar sanırım hiçbir dönemde Eğitim Bakanlığı ve eğitim sistemimiz de değişime uğramamıştır.
Her bakan değişikliğinde neredeyse eğitim sistemimiz de değiştirilmiş, eğitim modelimiz âdeta yamalı bohça hâline getirilmiştir.
Eğitim politikalarının ve faaliyetlerinin bir ülkenin gelişimi ve çağdaşlaşması bakımından önemi ortadadır.
Öğrencilerimiz/gençlerimiz, eğitim durumları bakımından uluslararası düzlemde neredeyse “sonuncu” sıradalar.
Öğrenciler/gençler, en temel becerilerde muadilleri gençlerden daha az yeterlilik göstermekteler.
Yani “temel beceri” göstergesinde öğrencilerimiz yeterli değil.
* * *
PISA…
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma örgütü (OECD) tarafından her üç yılda bir yapılan PISA sınavının 2018 yılı sonuçlarına göre; Türkiye, 37 OECD ülkesi arasında “okuma becerisi” dalında 466 puanla 31’inci; matematik okuryazarlığı dalında 454 puanla 33’üncü; fen bilimleri dalında 468 puanla 30’uncu olabilmiş.
ŞİMDİ…
Türkiye’nin eğitim ekseninde nerede olduğu ayan beyan ortada.
Eğitim sistemimiz gençleri “geleceğe” hazırlayamıyor.
Gerçekten de eğitimimizi düzeltmek durumundayız.
En temel beceri isteyen hususlarda bile Avrupa ülkelerinin arkasında “nal toplamaktayız”!
Her nedense…
Yazılarında, “laiklik”, “laik eğitim” diye bas bas bağıran insanlar “din düşmanı” olmakla itham edilmekteler.
CUMHURBAŞKANI Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 6. Din Şûrası’nda şöyle bir ifade de bulunmuş:
“İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz. Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz.”
Türkiye laik mi?
Evet.
Türkiye, demokratik sosyal hukuk devleti.
Sayın Erdoğan’ın belki böyle bir tasavvuru olabilir. Ama, bu kişisel bir muhayyele olabilir. Sonuç itibariyle, Sayın Erdoğan, AK Parti’nin genel başkanı olduğu gibi devletin başıdır; yani cumhurbaşkanıdır.
Laiklik ve hukuk mevzuatımız, eğitimimizin akla ve bilime bağlı olarak yapılmasını öngörmekte.
3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu, eğitimimizi birleştirip bütünleştirirken, eğitim ve öğretimin dünyevi değerler eşliğinde yapılmasına karar kılmıştır.
Gerçekten de laikliği ve laik eğitimi yozlaştıracak veya bu meyanda laik eğitimin çanına ot tıkayacak gelişmeler, sadece ideolojik bir sapmaya neden olmaz; işte gördüğümüz gibi öğrencilerimizin “en temel yaşam becerilerinden” geri kalmasının da müsebbibi olur.
Gerçekten de, “laiklik” ve “laik eğitimin” önemi bağlamında sizlere Sayın Özdemir İnce’nin yazılarını ve kitaplarını salık veririm.
Tabii ki ülkemizde hiçbir kimse, diğerinin dinî yaşamına müdahale edemez, dininin gereklerini ifadan men de edemez. Anayasamızın koruması altındadır zaten din hürriyetleri.
Ama, eğer ideolojik olarak, İmam Hatip Liselerinin sayısını arttırır, klasik liselerle yarışa sokarsanız, modern toplumların içselleştirdiği değerleri yadsırsanız…
Bu hem eğitim sistemimizi çökertir hem de devrim kanunlarına muhalefet olarak addedilir.