İnsan kendini nereye ait hisseder ki. Gerçekten kendini bir yere ait gibi gören var mı? Ya da insan kendini bir yere ait gibi hisseder mi? İnsanı diğer canlılardan ayıran özellikleri düşünmesi ve duygularını kontrol etmesidir.İnsan denizin bir dalgası gibi savruldukça savrulur. Asla insana ve duygularına ulaşamazsın. Kendini denize, herhangi bir eve veya herhangi bir yere ait hisseder. Fakat geçici süreliğine. İnsan denen o düşünebilen varlık gerçeklerle yüzleşmekten kaçar ve bir bilinmeze doğru gider. İşte burda yanlızlık kavramı insanı ele geçirir.Yalnızlık denen o kavram insanın hayatına doğuştan girmiştir ve girmeye de devam etmektedir. İnsan anlaşılmaya, sevilmeye mahkum bir varlıktır. Ve bu kavramlar anında olabilen şeyler değildir. İnsan eninde sonunda yanlızlığın içinde boğulur. Çünkü gerçekten kendini bile anlayamaz bir duruma gelir. Bir gün güzel geçtiyse diğer gün illa kötü geçer. Her şey bu kadar basitken hayat neden bu kadar zor¿ İşte aslında bizde bir dalga gibiyiz. Rüzgar bizi nereye savurursa oraya gider, oraya ait hissederiz. Fakat sor bakalım rüzgara; savurduğu yerin güvenilir mi güvenilmez mi bir yer olduğunu biliyor mu? İşte insan ait olduğu yerin güvenilir bir yer olduğunu düşünür. Fakat işler öyle değildir tabiki:))
İnsan sever ona ait olduğunu düşünür, insan güler ona ait olduğunu düşünür, insan görür ve insan duyar ona ait olduğunu düşünür. Ah bu insanlarr! Şunu unutmayın;
Değer verildiği kadar değer verin, güldüğünüz kadar güldürün ve en önemlisi sevildiğiniz kadar sevin…
İşte o anda sizi sevdiğinizden daha çok seven insanlarla tanıştığınızda oraya aitsiniz demektir. Rüzgar sizi doğru yere savurmuş demektir. Artık gerçekten sevildiğinizi, gerçekten saygı duyulduğunu ve de artık anlaşıldığını göreceksiniz. Bu gerçekten harika bir şey… Fakat şunu asla unutmayın:
Çok çabuk güvenmeyin çok çabuk inanmayın ve de çok çabuk sevmeyin.
Sağlıcakla kalın hoşçakalın…