Ben piyano dinlemeyi severim. Hayat durur o zamanlarda.
Gözlerimin önünde güzel anılarım dans eder. Yaşadıklarım ve yaşamaya korktuklarım. Farklı manzaralarda gezerim. Gökyüzünü izlerim, kumsalda dans ederim, ormanda gezerim.
Neden yalnızım tüm mutlu anılarımda bilmiyorum. Ne zaman piyano çalsa dikkatim hep doğaya kayar. Kuşların uçuşu daha belirgin olur benim için, yağmur daha anlamlı yağar, kitapları daha romantik okurum ama hiç insan olmaz o zamanlarda. Ufak şeylere dikkat kesilirim. Farklı dünyalar geçer gözümün önünden. Hep umutla bakmaya çalıştım dünyaya. Umutlu dünyama çiçek ekler her nota. Bence tuşlar üstünde dans eden periler var. Her notaya basıldığında etrafa mutluluk saçan.
Gözlerim kapalı. Hissettiğim şey karanlıktan çok daha fazlası. Her şey burada. Zihnim ve ben tamamen yalnız kaldık. Birisi sorsa ne dinlediğimi ben de bilmiyorum. Hissettiğim huzur ve huzursuzluk nasıl geldi bir araya? Hissettiğim hisler karmaşasına her notada yenisi eklendi.
Ne hissediyorum ben? Nasıl bir karmaşaya sıkıştım?
İçimdeki karmaşa yığınından kelimeler düşmüyor aşağı. Bu boşluk hissine ne demeli? Bu aralar o kadar çok arttı ki bu his ne yapsam geçmiyor. Bol bol gülüyorum. İnanın o kadar çok gülüyorum ki çevremden birisi okusa şu yazıyı yalan söylediğimi düşünür. Yalan söylüyorum zaten ama kime karşı? Sahte mi gülmelerim? Sahte mi hüznüm? Sonbahar sarıya boğdu galiba beni.
Benim sessizliğim piyano tuşlarına tutunmuş. Kurtaramıyorum.