Herkes nasılda yalnız, içimizde söyleyemediğimiz koca çınara dönüşen kelimelerle ? Anlaşılamadığımız her dakika, her saat, her sohbet sonu, çınarımızdan dallarımız kırılırcasına, çevremizdekilere karşı öfkemiz, kırılganlığımızın arttığını hissediyor olmaktan dolayı yalnızlığı tercih ediyoruz. Anlaşılmak istiyor kişi, kurduğu cümlelerin ne anlama geldiğini anlayacak bir insan ile sohbet etmek istiyor. Kavga ederken, tartışırken bile karşısındaki kişinin buna değmesini istiyor.
İnsan neden yalnızdır biliyor musunuz ?
İyi olmanın yetmediği yerlerden kaçtığı için, söylediklerinin bir anlam ifade etmediğini gösteren yerlerde kendisiyle boğuştuğu için, kurduğu cümlelerin anlamını anlayacak kişilerle karşılamadığı içindir yalnızlığı tercih etmek zorunda kalışı. Başka çaresinin olmadığını düşündüğü için içine kapanır insan. Anlatacak birisi mi var ? Dinleyecek, anlayabilecek ? Bu düşüncelere vardığı zaman anlıyor aslında dünyada gerçekten yalnız olduğunu. Ve o yalnızlığı tatmış olan her insanın içindeki en büyük kırgınlık şudur; hep böyle mi olacak, bir kere olsun anlaşılamadan gidecek miyim bu diyarlardan ? Öyleyse, ben ne anlarım yaşamdan ?
Aslında çok karmaşık insanların zihinlerindeki mantık argümanı ile kalbine dayanan hisleri. İnsan, başta kendisi, daha sonra ise tüm varolmuş insanlar ile bir yarış içerisinde yaşamı boyunca. Kalabalık bir toplumuz ve bir hayal eder misiniz aslında ne kadar büyük bir yarışın içerisinde olduğumuzu ?
” Hayal edin, dile getirilememiş kelimelerin dünyayı yok edecek gücünü. Ve hayal edin, dile gelmiş kelimelerin dünya kadar kırıcı, sahte ve bir o kadar da gerçekçi olduğunu. “