Doğdum…
Neredeyim bilmiyorum. Hayat ne, doğmak ne demek varlığım ne anlama geliyor bir fikrim yok.
Varlığım bir acıyla belli etti kendini. Sezaryen doğumla hayata gözlerimi açmışım. Sezaryen… Bu kelimede nerden geliyor? Rivayete göre Sezar’ın doğabilmesi için annesinin karnı kesilmişti. Var olmam için annemin vücut bütünlüğünü bozmuşum, ona ömür boyu taşıyacağı bir iz bırakmışım. Varlığım bu kadar anlamlı mı peki? Bir insanın bedeninde ömür boyu taşıyacağı bir iz bırakacak kadar? Sorguluyorum ilk nefesimde.
İlk ağlayış…
Sorguluyorum ve ilk tepkim ağlamak oluyor hayata karşı. Sanki ağlamam dört gözle bekleniyormuş gibi seviniyorlar minik gözyaşlarımın dökülmesine. Aldığım ilk nefesin minik bedenimde bıraktığı ağrı ve hayata tutunuşum. Peki annem neden ağlıyor?
Derin sessizlik…
Ben susuyorum o susuyor. İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı çok acıdır. İlk güven duygumu yaşıyorum iliklerime kadar. Karnım tok sırtım pek. 47 cm kadar yerim var bu hayatta. Ne beklenir ki 47cm bir insandan, karşılıksız hayatını adayacak kadar. Henüz anne değilim bilmiyorum…
Güvende hissetmek…
Güvenebilmem için verdiğim acıya katlandığını görmem gerekiyordu belli ki. Anne olmaktı bu. Üç şey seçilmişti ya hani cennetten biri de annelikti, Havvaya kalmıştı. Bana anne oluşun, beni anne yapmanın yolculuğuymuş meğer.
Söz veriyorum anne..
Sende bıraktığım iz hiçbir zaman bir yara olmayacak söz veriyorum. Dayandığın sancılarla varlığıma bir anlam kazandırdığın için teşekkür ederim anne.