Gösterilen tepkiler ve yazılanlardan anlaşılıyor ki Galatasaray Lisesindeki eril-maço kaynaklı şiddet içeren söylem ve eylemler yeni değil. Mektepliler Konuşuyor ve Mektepli Kızlar gibi gruplar lisede yaşanmış taciz ve şiddet eylemlerini yıllarca ve defalarca dile getirmişler. Ancak okul yönetimi, etüt abi ve ablaları, Dernek, GEV, GS Üniversitesi ve diğer kurumlar kıllarını kıpırdatmadan tüm bu olan biteni seyretmişler.
Bu duyarsız tavır karanlığı daha da cesaretlendirmiş, daha da vurdumduymaz, saldırgan ve acımasız olmuşlardır. Bu karanlık bir çok mezunun topluluktan uzak durmasına, okuldan ayrılmasına ya da psikolojik ve fiziksel travma geçirmesine ve tedavi görmesine yol açmış.
Bakın arkadaşlar, Galatasaray için hoşgörünün çok tehlikeli ve tehditkar olabileceği bir durum vardır ki bu da hoşgörüsü olmayan inançları, gelenekleri ve kişileri hoş görmektir. Yahu aslanım siz bilmem kaçıncı yüzyıldan kalmış bir dandik “chanson paillarde”ın nasıl, neden ve ne hakla “Galatasaray İlahisi” (l’hyme de GS) ya da “Galatasaray Milli Marşı” (l’hyme national de GS) diye Pilavda sunarsınız ve söylersiniz ? Ve bir de bunu uluorta Youtube’da paylaşırsınız ? Hiç mi utanmadınız aslanım ? Hiç mi sıkılmadınız? Hani gösterilen bunca tepkiden sonra içiniz de mi cız etmedi ? Nasıl bu kadar duyarsız ve duygusuz oldunuz ? Ne oldu size böyle ?
50-60 yıl öncesinin etik ve sosyo-kültürel anlayışında ve erkek egemen bir okulda “En vélo” hoş görülebilirdi. Ama bugün bu artık mümkün değil. Çok değerli kız öğrencilerimiz var artık ! Onlar bizim gözbebeğimiz! Aradan yarım yüzyıl geçti biraderler, hemşireler farkında mısınız ? Ve etik ve ahlak algısı ile cinsel tercihler radikal bir değişim geçirdi.
İşin traji-komik diplomatik boyutu da şarkının sonunda Fransa nüfusunun pedofilik tecavüzler sonucu arttığına vurgu yapılması ve o zavallı Başkonsolosun çaresizce bu soytarılığı izlemesi ve alkışlaması ! Yürüyün gidin be birader ! Pandora’nın kutusu açıldı, ama dipte umut kalmasın diye birileri hala tepişiyor.
Galatasaray’daki sorunsalın temelinde karanlık ve aydınlığın çatışması var. Maçoluk, erkek egemenliği, Enderunluk, Sultanilik, abilik maskesiyle kamufle edilen höt-zöt kültürü, örtbas edilmeye çalışılan tacizler, kol kırılır yen içinde kalır zihniyeti kara bir bulut gibi topluluk üzerine çökmüştür. Ve bu karanlığı savunanlar mafyatik ikna telefonları ve troller ile aydınlığa savaş açmış durumdalar. Ve lütfedip günler sonra bir açıklama yapmaya sonunda tenezzül ettiler. Sonuç: aynı tas, aynı hamam.
Açıklamada kadının adı yok. Ama bir Recep İvedik, Şevkat Yerimdar gibi maço tiplemelerin pozları var. Hani neredeyse bu şarkı bir çok sorunun açığa çıkmasına büyük bir katkı yaptı pek güzel oldu diyecekler. Galatasaraylıların bu pişkinliği yutacaklarını sanmıyorum. Zira toplulukta genç kuşakların ve özellikle kızlarımızın başını çektiği büyük bir sarsıntı, başkaldırı ruhu ve dip dalgasının oluştuğu açıkça görülmektedir. Maçoluk ve eril kibir can çekişiyor.
Yetti artık. Galatasaray salt bir pilav tenceresi ve pilavcılardan ibaret değildir. Bütün pencereleri, kapıları açın, duvarları yıkın. Bu işin öncülüğünü mevcut yönetim yapamaz. Bir radikal devrime gereksinim var. Daha önce de belirttiğim gibi dernek yönetiminin kayıtsız şartsız derhal istifası, herkesten özür dilemesi ve olağanüstü seçimlere gidilmesi gerekiyor. Mektepli Kızlar, Ortak Akıl Platformu, Mektepliler Konuşuyor gibi gruplar ve yepyeni devrimci bir yönetim bu işe öncülük etmelidir. Galatasaray Türkiye ve tüm dünyanın ışığı olmalıdır. Durmak yok. Pes etmek yok.