Herkesin de bildiği ya da en azından duyduğu bir hikâye vardır, Nazım ve Piraye’nin hikayesi.
Hikâyeyi bilmeyenler için özetleyelim: Piraye ve Nazım bir sürü imkansızlıklara rağmen birbirini sever ve birbirlerinden vazgeçmezler henüz sevgiliyken Nazım hapse düşer Piraye onu bekler ve Nazım hapisten çıktığında evlenirler çok sürmeden Nazım tekrar hapse düşer, 15 yıllık bir hapistir bu ve 12 yıllık bir mektuplaşma başlar. 12 yıl boyunca Piraye tüm sadakati ile mektup yazar ama Nazım için işler böyle yürümüyordur, Nazım Piraye’den vazgeçer ve evli kuzeni Münevver’i sevmeye başlar artık mektupları Piraye için değil Münevver içindir. Nazım Piraye’yi bir mektupla terk eder. Mektup şu şekildedir: “Piraye, Aramızdaki münasebetlerden birisi olan fakat zaten bilfiil çoktandır mevcut bulunmayan ve daha senelerce de mevcut olamayacağı anlaşılan karı kocalık münasebetimizi, kadın erkek münasebetimizi tasviye etmemiz, kesmemiz gerekiyor. Bunun icap ettiğini uzun muhakemelerden nefsimle yaptığım işkenceli müsahabelerden sonra anladım. Ve sana bir gün bile fazla yalan söylememek için bu münasebetin artık kesilmesi gerektiğini işte hemen yazıyorum. Sen yine benim en yakın insanımsın. En yakın dostum ve arkadaşımsın. Çocukların çocuklarımdır. Bu tarafımızda hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanıyorum. Fakat artık karı kocalığımız devam edemez. Bu bağımızı bağlarımızdan ancak bir tanesi olan bu münasebetimizi kesmemiz lazım geliyor. Sana yolladığım bu mektupla beraber ben karı koca münasebetimizin kesilmesi için gereken yerlere müracaatımı da yapmış bulunacağım.Bütün bu olan biten şeye rağmen yakın iki insan olarak kalacağımızı biliyorum. Benim başım sıkıştığı zaman hapiste olayım, dışarıda olayım yine sana koşacağım. Sen de öyle bana koşacaksın. Ömrümün en güzel senelerini, en iyi eserlerini sana borçluyum. Onlar manen ve maddeten senindir. Şimdilik Allah’a ısmarladık. Beni affet bile demiyorum. Her şeye rağmen beni herkesten ziyade anlayacak olan insanın yine sen olduğuna eminim. Ellerinden öperim.”
Piraye bu mektupla yıkılır. Çünkü nasıl yıkılmasın güvendiği, evlendiği ve 12 yıl boyunca bir gün çıkacak elbet diye beklediği adam onu terk ediyor.
Nazım ise Münevver ile mektuplaşmaya devam eder. Planları; Nazım hapisten çıkacak Münevver eşinden boşanacak ve mutlu olacaklar şeklindedir ama Münevver Nazım’ın hapisten çıkmayacağını anlayınca eşinden boşanmaktan vazgeçer ve Nazım’ı terk eder. Nazım hata yaptığını anlayınca Piraye’ye geri dönmek ister ama Piraye Nazım’ın mektuplarına cevap vermez. Hikayenin devamı da var ama sonuç olarak Piraye onu affetmez.
Bu yıl benim de çok sevdiğim bir sanatçı olan Kahraman Deniz’in bir şarkısı yayınlandı adı Piraye çok severek dinlemiştim ve sonrasında Nazım ve Piraye’yi daha detaylı araştırdım. Böyle bir hikâyeleri olduğunu bilmiyordum gerçi öğrenmekle de iyi mi oldu bilemiyorum:)
Çünkü çok üzülmüştüm sanki Piraye benmişim sanki ben terk edilmişim gibi hissetmiştim.
Çok sevdiğim bir arkadaşıma bahsetmiştim bu konudan o da bilmiyormuş benim gibi öğrenmiş oldu sonra beraber kızdık Nazım’a, beraber sevgi böyle olmaz dedik çünkü ikimizde sevgi nedir biliyoruz sanıyorduk ama sadece bir sanrı.
Hayatta bazı şeyleri fazla içselleştirmemeliyiz yani en azından ben bunu öğrendim çünkü sonra biz de o duruma maruz kalıyoruz bu bir tür enerji sanırım. Çünkü hayat beni Piraye yaptı:) Evet belki tam anlamıyla bir Piraye değilim çok şükür ama güvendiğimiz insanların karşımızda birer Nazım’a dönüşmesini izlemek bizi de bi anlamda Piraye yapıyor sanırım.
Size bahsettiğim o güzel şarkıyla veda etmek istiyorum. Umarım hikayenizin başrolünde Piraye olursunuz onun kadar güzel sevebilirsiniz ama karşınızda en a sizin kadar güzel seven insanlar olsun Nazım’ınız sizin gibi olsun.
Sevgilerle 🤍🐣