bir şeyler hâlâ yolunda gitmiyor, bocalıyorum fakat içimdeki bu hissi yaşamaktan vazgeçmek de istemiyorum. bunun için çabalamıyorum da denilebilir (aslında çözmem gerektiğini biliyorum) anlayamadığım bir şeyler var…. ya da anlayamadığınız.
kafamdaki binlerce düşünce dışında bir de bu sorunlarla uğraşmak akıl alınamaz bir şey bence.
cidden sorun mu ki bu?
delirmek üzereyim gibii… belki de hepimiz delirdik, aslında düşündüğümüz şeyleri biz düşünmüyoruz.
biri veya bir şey bize zarar veriyorsa, neden hâlâ onun üstüne gidiyorum/gidiyoruz?
ya bir yerlerde bize iyi gelecek biri varsa, o kişiyi nasıl bulmamız gerek?
daha bir çokkk soru…
fakat şu gerçeği biliyorum; bu düşünceleri, bu soruları hiçbir zaman kafamızdan atamayacağız bizi ele geçirse de. kendi adıma konuşayım, en azından ben öyleyim:)
bazı unutmak istemediğim şeyler var, fakat bunlar beni çürütüyor.
bazı şeyleri kabullenemiyorum (bunu ayrı bir yazımda bahsedeyim size konudan konuya atlamak istemiyorum) benliğimi aramam da kabullenemediklerimden biri.
beni etkileyen bir alıntı vardı
‘…Ama şimdilik zincirin sadece tek bir halkasını çözebildim. O da yaşamların çalınması. Bedensel anlamda ölümsüzlük olmadığından beyinsel anlamda ölümsüzlüğü yakalamak. Yani epilepsi hastalarının çok küçük bir kısmının bilinçsizce yaptığı bu durumu, yani senin yaptığını, her normal insanda yapabilecekleri bilinçli hale getirmek. Bu sayede dünyanın sahipleri yaşlanan kendi bedenlerinden çıkıp, genç bedenlere geçebilecekler. Bunu sürekli hale getirerek de ölümsüzlüğü yakalamış olacaklar. Bu da demek oluyor ki her yakışıklı genç birey, yaşamının çalınmasıyla karşı karşıya kalmakta. Yıllardır uğraşmakta oldukları şeyin, epilepsi hastalarının bilinçaltına inerek gelecekten izler görebilmek olduğunu düşünürdüm…’