Bugün 27 Ekim 2021. Babamı kaybedeli tam bir ay olmuş. Babam akciğer kanseriydi ve 27 eylül pazartesi sabahı hastanede kaybetmiştik. Eğer akciğer kanseri gibi bir hastalığın pençesindeyse hele ki 4. evreyse elbet bir gün o acı günün geleceğini biliyorsundur. Varlığında kendi odasında yatarken tarifsiz bir güven vardı. Biz bizeydik. Hazırlıklıydık ama tecrübeli değildik. Babam ölünce ne olacak bana, nasıl dayanacam buna gibi bin bir türden düşünce geçiyor aklından. Bilmiyorum ama bir ayda çok şey değişti. Ev çok sessiz, kimsen kalmamış gibi.
Her şey yolunda gidiyordu taki akciğer kanseri olduğunu öğrenene kadar. Bir anda çöktü tanıdığım dağ gibi adam. Beraber yürüdüğüm babam artık yatalak olmuştu. Karnındaki kanserli yara dışarıya sıçramış, yatarken ne sağa dönebiliyorsun ne sola.. İnsan nasıl dayanır buna?
Tabutunu omuzunda taşımak, bembeyaz kefenin içinden vücut hatlarını seçmek, dev gibi adamı küçücük mezara sığdırmak, üzerine topraklar atıldığını görmek.. Çok zaman geçmiş hala tarifsiz bir duygu var üzerimde, içimde kocaman bir boşluk, yüreğimde ise hiç geçmeyen bir ağırlık..
Yazımı şu şiirle bitirmek istiyorum:
Baban giderse;
Başı dumanlı dağın gider
Atan gider, sırtın gider
çınar ağacın gider yaslanacak yer bulamazsın…
Baban giderse
Darda sana yetişen elin gider
Aklın gider , canın gider
Şu dağlanmış yüreğinde
Çocuk kalan yanın gider
Baban giderse
Öpülecek elin gider
Bayram gider…
‘Bir adam öldü demek kolay, bir de babam öldü demeye çalış..