Kabul etmem zor oldu, çok zor.
Kaç geceyi sabah ettim, kaç gece uykumu feda ettim bilmiyorum. Uyusam tatlı, güzel rüyalar görecektim belki ama feda ettim hepsini. Elimin tersiyle itip acıma sarıldım. Boğazım düğüm düğüm aynı cümleleri tekrar ettim kendime.
Ölüp gitse bu kadar acıtabilirdi. Yok yok bu öyle değil. Daha acı, çok acı. Toprağına sarılma ihtimali varken karşında dikilmesi.. Yahu daha acısı mı var acı işte..
Bir kere yemin edildi, söz verildi sonuç ne ise katlanılacak. Çocukken omzundan inmediğin, her derdinde derman bulur dediğin artık yok. Ne zamandır yok farketmemişim bile. O kadar zaman aldı ki kabullenmem. Gördüğümü görmezden, duyduğumu duymazdan gelmeyi huy edinmişim kendime. Sırf silmemek adına.
En zoru da benim çabamla ilerlemiş olması. Bunca sene sadece benim çabam ile. Dağ’ımdı benim. Ne zaman yıkılacak gibi olsam yaslandığım koca dağ’ ım. Hayal kırıklıklarımla deldiğim, son umudumla yıkdığım dağ’ım.
Dik durmayı kendi öğrenmeliymiş insan. Öğrendim. Çok geçmeden acı tecrübelerle, uykusuz gecelerle öğrendim. Suratıma diken gibi batan göz yaşları ile öğrendim. Başkalarının boş, süslü cümleleri ile öğrensem unuturdum belki.
Şimdi yeni bir yol, bir yoldaş, bir sığınak.
Selam olsun tüm içimizde öldürdüklerimize.