Ay ışığını gölgede bırakan teninin üzerine, annesinin cansız bedenine sarılırken iri gözlerinden akan yaşlar nem katıyordu. Ses etmeye korkuyordu küçük kız..sesini duymak için hasret çeken Süleyman komutanı, “babasını” bulana kadar. Babalığın sadece kan bağıyla olmayacağını, sevginin dili ve ırkının olmadığını anlatan filmimiz: Ayla.
Bildiğiniz üzere Kore savaşına 4500 kişilik bir ordu ile katıldık. Bu uğurda şehit olan erlerimizin mekanı cennet olsun. Bu Dünya onlara çok şey borçlu.
Türkiye-Güney Kore ortak yapımı olan filmde, 1950 yılında başlayan Kore savaşına gönüllü olara giden Süleyman ve bu savaşta anne ve babasını kaybeden küçük bir kız çocuğun engeller tanımayan sevgi bağı Can ULKAY yönetmenliği ve Yiğit GÜRALP senaristliğiyle 2016 yılında neredeyse kusursuz bir biçimde uyarlanmaya başlamıştır.
Kızım dediği Ayla ile en mutlu günlerini yaşayan Süleyman, bu savaşta en yakın arkadaşı Ali’yi de toprağa vermiştir. Geriye sadece ay suratlı kızı, ailesi ve memleketindeki sevdiği kadın, Nuran kalır. Her gün sevdiğini ve Ayla’nın ailesini düşünmekle geçen komutanımız Süleyman, Ayla Türkçe bilmediğinden ötürü bir aileye sahip olup olmadığından emin olamaz. Bu zaafını bilen düşman askerler Ayla’nın annesi olduğunu iddia etmesi için bir kaını zorlar ve Süleyman’ı ölümle burun buruna getirirler.
Ayla’yı yanında götüremediğinden 1 yıl daha gönüllü olarak kalan Süleyman bu sebeple üzülüp ona radyoda bir şarkı armağan eden sevdalısının amcası zoruyla birisiyle evlendiğini de henüz bilmiyordur. Başrollerini İsmail HACIOĞLU ve Kım SUL’un yaptığı filmin gerçek hayattaki görüntü ve videolarından birkaçına ulaşmak mümkün. Daha fazla spoiler vermek itemiyorum. İzleyenlerin bir daha izlediği bu filmi seyrettiğiniz için asla pişman olmayacağınız lonusunda bana güvenebilirsiniz.
Elif KORKMAZ