Her kavram karşıtıyla var olmuştur. İnanç kavramını bu çerçevede değerlendirdiğimizde ise karşıt olarak ulaşabileceğimiz kelimenin genel düşünce olarak “inançsızlık” olduğu kabul edilir. Bu büyük bir yanılmadan ibarettir. Zıt kavramlar birbirlerini ortadan kaldırırlar, yok ederler. Aydınlığın karanlığı yok etmesi, doğrunun olduğu yerde yanlışın ortadan kalkması gibi. Buradan hareketle inanç kavramının zıttı olarak “bilgi” kavramını kullanmak mümkündür. Çünkü insan bilmediği bir şeye inanabilir. Ama artık bilgi haline gelmiş bir olguda inanç kalmaz, nettir. Bilginin doğru ya da yanlış olması fark etmez. İnanç, bilinen hale geldiği anda biter. Dinde “Tanrının” bizzat kendisinin görülmesi “bilmeyi” sağlar ama deliller ile ona ulaşmak “inanç” meselesidir. Yaratılış, varlık ve imtihan kavramları bu inanç çerçevesinde anlamlıdır.
Yukarıdaki çıkarımımdan hareketle anlatmak istediğim asıl meseleye gelelim. Ateizm veya türlü uyarlamalarının dayanağı olan “inançsızlık” diye bir şeyin olmadığı açıktır. Çünkü bu insanlar “Tanrının” olmadığına inanlardan başka birileri değildir. Yani yine bir inanç meselesi ile iç içedirler ama bunu inançsızlık olarak tanımlarlar. Bunun nedeni inancın yerine inançsızlık kavramının zıt-ikamesidir. Yukarıda anlattım. İnanmanın zıttı olsa olsa bilmektir. Din “Tanrının” varlığına inanmak olduğu gibi Ateizm de “Tanrının” olmadığına inanmaktır. Ateizmi böyle değerlendirmek gerekir. Yani Ateistler dine inanmayanlar değil ateizme iman edenlerdir.
Bir başka pencere daha açalım. Ateizme iman etmelerinin nedeni sorumluluktan kaçmaktır. Ateizmi en iyi ifade eden söz Hz. Ömer’in “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız” sözünün ikinci kısmıdır. “… yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız”. Ateizm; kendi yaşam tarzlarına uygun, sorumluluktan kaçan ve üst bir otorite tarafından muhatap alınmak istenmeyen insanların dinidir.
Bir pencere daha açıp bahsi kapatalım. Ateizmin özellikle Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerde bu denli yayılmasının en önemli sebebi; dinin gelişme ve medenileşme önündeki en büyük engel olduğu düşüncesidir. Bu düşünce ile mücadele edilemiyor. Çünkü alim, şeyh, imam veya profesör olarak anılan insanların ağzından kasıtlı/kasıtsız şekilde yalan yanlış hatta dehşet verici cümleler duyuyoruz. Bu söylemler yüzünden ateist tarikatlar kendilerine daha çok “mürid” topluyorlar. İnsanları ateist yapan sorulara, müslüman yapan cevaplar verebilmek duasıyla..
Bir ateist sözü der ki “Ateistim ama bunu kimseye kanıtlamak zorunda değilim. Allah biliyor ya, o bana yeter”.